Aşırı şişmanlık hakkında bilgiler

Obez, Obezite, Aşırı Şişmanlık
Aşırı Şişmanlık (Obezite)
Aşırı şişmanlığın değişik nedenleri vardır. Genellikle boşanma, işini kaybetme yada ölüm gibi bir gerginlikten sonra başlar. Kişi kurtuluşu yemekte bulur. Bir şeyler yemek açlığı gidermenin ötesinde bir eğlence, bir teselli, bir yaşam biçimi halini alır.

Sonuç giderek daha da şişmanlamaktır. Bu durum sadece arkadaşlarının değil bazı hallerde ailesinin bile ondan uzaklaşmasına neden olurken aşırı yemek bir çare bir teselli halini alır. Bu bir kısırdöngüdür. Yemek yemek artık vücudun gerekli enerjiyi alması için değil sıkıntılardan bir kaçış halini aldığı için kişi yemeye devam eder.

Toplumdan uzaklaşmak kişiyi zamanla hareketsiz bir yaşama iter. Hareketsiz bir yaşam sorunu daha da ağırlaştırır. Kiloları arttıkça hareket etme arzusu azalır. Aşırı kilo alma ve hareketsizlik kişiyi daha da stresli günlere taşır. Kısırdöngüyü kırmak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Hormonal ve salgı bezleri bozukluklarından kaynaklanan aşırı şişmanlıklar sadece yüzde 5 oranındadır.

Şişmanlık eğilimi ailesel bir özellik olabileceği gibi kalıtsal bir nedene de dayanabilir. Bu ise alınacak önlemlerin etkisini azaltan bir unsurdur. Şişmanlık nedenleri arasında kişinin çocukluk döneminde yaşadığı çevrenin alışkanlıkları da vardır. Evdeki yanlış beslenme alışkanlıkları elbette çocukları da etkiler. Aşırı şişman yetişkinlerin yaklaşık yüzde 50’sinde bu eğilim çocukluk günlerinde fark edilir.

Günümüz toplumunda değişen birçok değer arasında insanların kiloları da vardır. Ancak ince düzgün bir vücut, güzel ve hatta saygın olmanın neredeyse ilk şartıdır. Bu hal şişmanları giderek daha da büyük ruhsal bozukluklara dolayısıyla daha da şişmanlamaya iter. Kadınların neredeyse dörtte üçü rejim yaparak zayıflama gayreti içindedir. Oysa sadece yüzde 10’uda aşırı şişmanlık söz konusudur. Bunun nedeni şişmanlığa karşı sosyal tepkinin gücüdür. Aşırı şişmanlık erkeklerde kadınlara nazaran daha azdır.


Şişmanlığın tanımı nedir ?

Vücutta aşırı ölçüde yağ birikimi olmasına şişmanlık deriz. Bunun nedeni harcanandan daha fazla kalori alınmasıdır. Aslında belli miktarda yağın vücutta depolanması normal ve gereklidir. Ama erkeklerde toplam kilonun yüzde 15 – 20’sini, kadınlarda ise yüzde 25 – 30’unu geçmemesi gerekir. Kadınlar doğurganlıkları nedeniyle erkeklerden daha fazla yağ depolayabilen bir metabolizmaya sahiptirler. Bir kişinin ideal kilosunu bulmakta vücut hacminden hareketle bir karara varabiliriz. İdeal kilo bir kişinin sağlığı için sorun oluşturmayan kilodur. Bunu vücudun ağırlığı olan kiloyu vücut hacminin metrekaresine bölerek bulabiliriz. Erkek olsun kadın olsun sağlıklı vücutta bu rakamın 20 ila 25 arası olması esastır. Aslında bu rakam 27’ye kadar çıkabilir.

Kadınların ve erkeklerin yağ depolamaları aynı şekilde olmaz. Erkeklerde yağ daha çok karın bölgesinde toplanır. Bu durum karın bölgesinde birçok yaşamsal organımız olduğundan tehlikelidir. Aslında bu yağlanmaya karşı alınabilecek bazı önlemler vardır. Ne var ki erkekler bu konuda biraz duyarsızdırlar. Kadınlara gelince yağın en çok depolandığı yer kalçalar ve üst bacak bölümüdür. Bu bölgeler kadınların morfolojik yapılarına uygun olduğu için fazla sıhhi sorun meydana getirmez. Kalçalarda ki deformasyon doğal olduğu için buralardaki yağın eritilmesi ve kontrol altına alınması kolay değildir. Kadınlar toplumsal baskı nedeniyle vücut ölçülerine hassas olduklarından bu sorunlarıyla ilgili olarak erkeklerden daha çok hekim tavsiyesine başvururlar.


Vücudun yağ depolaması nedendir?

Vücudumuz devamlı surette enerji sarf eder. Solumak, kalp atışları, beynimizin fonksiyonları ve hücrelerimizin yenilenmesi gibi normal metabolizma faaliyetleri günlük yaşamımızın kaçınılmaz enerji sarfiyatlarıdır. Sarf ettiğimiz enerjinin yüzde 70 – 80’ini bu faaliyetler sırasında yakarız. Gelin 30 yaşında 60 kg. ve 1,62 boyunda normal bir kadın vücudunu örnek alalım. Bu kadının hacim ölçüsü 23’tür. Temel metabolizma ihtiyacı ise 1100 kilo-kalori(kcal)’dir ki genellikle kalori olarak kısaltırız. Bu sadece temel fonksiyonların çalışması için gerekli olup günlük yaşantının diğer hareketleri için gereken enerji bunun dışındadır. Ne yazık ki insanlar bu kalori hesaplarına fazla aldırmazlar.

Eğer vücudumuzun ihtiyacı olan enerji için gerekli kaloriden fazla kalori alırsak bu yağa dönüşür. Yağ hücreleri vücudun enerji deposudur. Bir miktar yağa sahip olmazsak yaşamımızı sürdüremeyiz. Yağ bizim yakıt ihtiyacımızı karşılarken içindeki lipitte birçok vitamini depo eder ve gerekli miktarını hücrelere verir. Vücudun ihtiyacı olan enerji miktarı insandan insana değişir. Bu nedenle de Angela kardeşi ile aynı miktarda yemesine karşın kilo alırken, kardeşi kilo almaz.


Rejim yapmanın faydası var mıdır?

Rejimle bir sonuç alınsa da bu uzun müddet korunamaz. Bu nedenle de rejim yapanların yüzde 75’i ile yüzde 90’ı arasında bir grup zamanla rejime başlamadan önceki kilolarını aşarlar. Bir erkek yada kadın zaman zaman rejim yapıp sonrada bırakırlarsa bunu bir yoyoya benzetebiliriz. Ve bunun olumsuz sonuçları vardır. Zayıflama sırasında yağ hücreleri ile beraber kas dokularında azalma olur. Ancak yeniden kilo alma sırasında kas dokuları yenilenmez ve onların yerini yağ hücreleri alır.

Aşırı bir rejimin önemli yararının olmaması yanında ruhsal açıdan da birçok sakınca taşır. Kötü beslenme alışkanlığının sonucu iştahsızlık nevrozu yada doymama hastalığıdır. Çok sıkı bir perhiz uygulayanlar genellikle kısa zamanda pes ederler. Bunun sonucunda da kendine güvensizlik toplumdan uzaklaşma gibi ruhsal bozukluklar ve muhtemelen yine aşırı yiyerek daha da fazla şişmanlama eğilimi söz konusudur. Şişmanlık sorununu yenmek için yapılan mücadele kaybedilmiştir.


Şişmanlığın mucizevi bir çaresi yoktur.

Zayıflamaya niyetlenen insanlar bunun hiç de kolay olmadığını ve kuvvetli bir kararlılık gerektirdiğinin bilincinde olmalıdırlar. Olması gereken, beslenme alışkanlığında akılcı ve sağlıklı değişiklikler yapmaktır. Yemek yemek bir yaşam tarzı değil, açlığı gidermenin bir yolu olduğu alınmalıdır. Zayıflamaya niyetlenenlerin bunu bir hekim denetiminde yapmaları en doğru olanıdır. Sağlıklı beslenmenin şekil ve şartlarını en iyi diyetisyenler bilir. Ayrıca daima gerçekçi hedefler konulmalıdır.

Angela haftada 0,5 ila 1 kg vermeyi hedeflemiştir. Bu gerçekçi bir hedeftir. Bu şekilde ideal kiloya ulaşmak belki biraz uzun sürer ama genellikle kalıcı olur. Angela rejimin dışında günlük yaşamında da bazı değişiklikler yapmaya karar vermiştir. Oburluğun tedavisinde önemi fazla fark edilmeyen bir nokta yemek yenecek yerin seçimidir.

Angela da önüne gelen her yerde bir şeyler yemek yerine sadece mutfakta veya yemek odasında yemeğe alışmalıdır. Açlık duygusuna olduğu kadar tokluk duygusuna da duyarlı olmak zorunda olduğunun bilincini taşımalıdır. Kendimizi tamamen açlığa terk etmek yerine enerji ihtiyacımız kadar yemeliyiz. Angelanın yaptığı gibi yemek sofrasına oturup açlığı orada gidermek ne kadar önemliyse yiyeceklerimizi iyi çiğnemek ve ağır ağır yemek de o kadar önemlidir. Yemek yiyeceğimiz ortam konusunda kararlı olmak gidip gelip atıştırmanın da önüne geçecektir. Asıl olan vücudumuzun verdiği açlık duygusuna da tokluk duygusuna da duyarlı olmak ve cevap vermektir.

Kısa zamanda fazla kilo vermeyi amaçlayan rejimler ve çaba sarf etmeden zayıflamak isteyenler başarılı olamamakta, rejim bitiminden sonra hızlı bir şekilde verdiklerinden daha fazla kilo almaktadırlar. Kilo vermede önemli olan etkenlerden biride hareketsiz yaşam biçimini değiştirmektir. Oburların çoğu fiziki egzersizlerden kaçarlar. Sistemli bir şekilde yapılan egzersizlere vücudu alıştırmak gerek. Zayıflama gayretine girmeden önce genel bir sağlık kontrolünden geçmekte fayda vardır. Kişi için en uygun yöntemi beslenme uzmanı bu sağlık kontrolünden sonra karar verebilir.

Angelanın kilo vermek için gösterdiği gayret onun alışmış olduğu günlük yaşam tarzında birçok değişikliğe yol açmıştır. Şişmanlığın tedavisindeki amaç şişmanlık nedenlerinin ortadan kaldırılması, bir yandan egzersize önem verirken, öte yandan yiyeceklerde kısıtlama yaparak aşırı yağ birikiminin engellenmesidir. Şişmanlık özellikle inceliğin yaygın olarak beğenildiği toplumlarda estetik açıdan istenmeyen bir durumdur. Ama daha da önemlisi akılcı, bilimsel, kararlı bir şekilde fazla acele etmeden halledilmesi gereken bir sağlık sorunudur.


Hiç yorum yok: