Alerji yüzde 10 ila yüzde 20 arası insanı etkileyen çok yaygın bir sağlık sorunudur. Bazı maddelere karşı alerji ve aşırı duyarlılık kadın erkek ayrımı yapmadan her yaş için söz konusudur. Alerjik tepki bünyeden bünyeye değişir. Bazılarında sadece huzursuzluk veren bir rahatsızlık meydana getirir. Bazılarında ise günlük yaşamlarını büyük çapta etkileyen hatta yaşamsal tehlikeler meydana getiren düzeyde olabilir.
Muhakkak ki çevremizde belirli şeyleri yememeye. bazı hayvanlara yaklaşmamaya, tozlu ortamlar da bulunmamaya çalışan insanlara rastlamışsınızdır. Bu onların alerjik bünyelerinden ötürüdür. Yani başkalarına zarar vermeyen yabancı maddelere alerjen denilen, alerjiye neden olan ve antikor oluşumunu uyaran maddelere karşı onların vücudu aşırı duyarlılık göstermektedir.
Çevremizde alerjiye neden olan sayısız cisim vardır. Bitkiler, hayvanlar, bazı besin ve ilaçlar, çamur, toz, deterjanlar, boya ve hatta böcekler bile alerji nedeni olabilir. Alerji aile bireyleri arasında sık rastlanılan bir durumdur. Anne ve babası alerjik olan bir çocuğun bünyesinin alerjik olma ihtimali yüzde 75’e kadar çıkar. Eğer ebeveynden sadece biri alerjikse bu ihtimal yüzde 25 – 50 arasındadır. Ancak şunun da altını çizmeliyiz ki, çocukların alerjik türünün ebeveynleriyle aynı olması gerekmez.
Margaret’in babasında alerji kendini ürtiker olarak gösteriyordu. Margaret’in çocukları da alerjik bir bünyeye sahiptirler, ancak onlarınki ürtikerden farklı tepkiler göstermekte. Bakalım alerji nasıl gelişiyor. Önce alerjen olarak tanımladığımız bir madde örneğin deri gibi bir açıklıktan vücuda giriyor. Uzuvlarımızı kaplayan deri gibi zarlar organlarımıza dışarıdan yabancı maddelerin girmemesi içindir.
Bunlar genellikle solunum, sindirim sistemimizde ve derimizdedir. Alerjen bu engeli aşmayı başarınca akyuvarlar derhal immünoglobulin denilen antikorlar üreterek bunlarla mücadeleye girişirler. Bu antikorların görevi antijenlerin toksinlerini zararsız hale getirerek vücudumuzu korumaktır. Antijenlerin bu ilk atağı geçiştirildikten sonra vücut bu antijene karşı duyarlılık kazanır. Alerjilerin çoğunda alerjik tepkileri immünoglobulin E (IgE) tipi adı verilen antikor grubuyla ilintilidir.
İnsanların mukozalarında çok adette bulunan bu tip antikorlar alerjik bünyedeki aşırı duyarlılığı kontrol eder. Şimdi alerjik tepkinin nasıl oluştuğunu görelim. İmmüno globülinler mukozalarında içlerinde histamin, serotonin bulunan hücrelere bağlanmıştır. Vücuda bir antijen girdiğinde E tipi antikorlarla ilişkiye girince antikorlar histamin de dahil tüm içlerini boşaltırlar. Olayın ruhu da burada yatmaktadır. Bu hücrelerin içindeki histaminin boşalmasıyla burun akması, göz yaşarması, doku şişmesi gibi gözle görülebilen ve solunum yolundaki yumuşak kasların ani kasılması gibi gözle görülmeyen alerji belirtileri ortaya çıkar.
Alerjik tepkilere neden olan alerjenler vücuda giriş yollarına göre bir çok kategoriye ayrılır.
Havadan Gelen Alerjenler
Havadan gelen alerjenler solunum sistemi yoluyla vücuda girer. Çocukların yüzde 80’ninde, büyüklerin yüzde 7’sinde rastlanılan astım böyle bir alerjidir. Neden oldukları bir alerji türü de mevsimsel bir yapısı olan ve alerjik rinit olarak da bilinen saman nezlesidir. Hava yoluyla gelen alerjenler genellikle hayvan ve bitki kökenlidir. Saman nezlesinin nedeni, bir milimetrenin yüzde 1’i olan ve rüzgarla taşınan polenlerdir. Havadan gelen bir başka alerjen grubu evdeki yada doğadaki tozdan gelen toz böcekleridir. Bir milimetrenin dörtte biri büyüklükteki bu böcekler tüylerin arasında, saçta ve hayvan postunda bulunur.
Aslında alerjiye neden olan sanıldığı gibi hayvanların tüyleri değil burada yuvalanan bu böceklerdir. Kedilerin taşıdıkları alerjenler köpeklerinkinden daha güçlüdür. Kedilerden başka fare, at ve domuzdaki alerjenlerde son derece güçlüdür. Özellikle astıma neden olan ve hava yoluyla gelen bir diğer alerjen grubuysa duman ve endüstri atıklarından havaya karışanlardır.
Sindirim Yoluyla Gelen Alerjenler
Havadan geçen alerjenlerden başka bir grupta vücuda sindirim yoluyla giren alerjenlerdir. Bunları besin yada ilaç olarak vücudumuza alırız. Bazı besin maddelerinde son derece etkin alerjenler vardır. Fındık, yumurta, süt, balık ve su ürünlerinin bazılarını bunlar arasında sayabiliriz. Bazı ilaçlarda son derece kuvvetli ve tehlikeli alerjik tepkilere neden olabilir. Bunların neden oldukları alerjik tepkiler, ürtiker, nezle, nefes borusu spazmı ve boğazda mukoza birikimi nedeniyle nefessizlikten, boğulmaya kadar sonuçları olabilecek tepkilerdir.
Temas yolu ile gelen Alerjenler
Üçüncü grup alerjenler temas ile alerjiye neden olur. Vücudun alerjen ile temas ettiği yerde belirir. Bu tür alerji deri, ağız mukozası, göz ve cinsel organlarda etkisini gösterir. Bu durumda deri iltihaplanması söz konusudur. Bu türün bilinen ve en etkili örneği zehirli sarmaşıktır. Bazı güzellik maddeleri, sabun, deterjan, boya, naylon ve sentetik giysilerde temas ile alerjiye neden olanlar gurubuna girer. Bazı madenlerde güçlü bir alerji nedeni olabilir. Örneğin düğme ve küpelerdeki diken terdeki tuz ile birleşince kuvvetli bir alerjen halini alır. Bunun sonuçları üst deride görülür.
Son derece tehlikeli bir alerjik tepkide anaflaktik şoktur ki, kişinin duyarlılık kazanmış olduğu bir alerjenle ikinci kez karşılaşması sonucunda birdenbire ortaya çıkar ve çoğu kez ölüm ile sonuçlanan bir tepkidir. Tüm vücudu etkisi altın alan bu tepki bir arı sokması, anti serum yada antibiyotik şırıngalarından sonra ortaya çıkabilir. Hafif tepkiler kusma, ishal, astım nöbeti olarak belirebildiği gibi yaşamsal bir tehlike halini de alabilir. Her ne kadar tıp bilimi alerjileri tamamen iyileştirecek yöntemler geliştirmediyse de, alerjik tepkilerin meydana getirdiği sıkıntıları azaltacak yada ortadan kaldıracak gelişmeler olmuştur.
Alerji ile mücadele üç aşamada yapılır. Bunlar alerjinin tespiti, ilaç tedavisi ve bağışıklık sistemine müdahaledir.
İlk adım kişide alerjiye neden olan alerjenlerin saptanmasıdır. Bu bir alerji testi ve genel bir checkup ile yapılır. Uzman hastanın yaşamı ve vücut yapısıyla ilgili bir çok sorunun bulunduğu formu doldurur. Doktor belirtilerin hangi hallerde ortaya çıktığı, ne zaman ve ne kadar sürdüğü, hastanın mesleği, yemek rejimi ve varsa kullandığı ilaçları öğrenir. Deri üzerinde yapılan testte, hastanın alerji gurubunu tespitte etkilidir. Test deri altına solüsyonlar verilerek yada deride çizikler yapılarak uygulanır.
Alınacak en etkin tedbir. Alerjen tespit edildikten sonra ondan kesinlikle uzak durmaktır.
Ama tahta yada polene karşı alerjik olanlar düşünüldüğünde bu ne kadar mümkün olabilir. Alerjik bünyeler sigara dumanı yada hava kirliliğinden de uzak durmaya gayret etmelidir. Bazı insanlar yediklerini devamlı olarak kontrol altında tutmak zorundadır. Dengeli beslenmeye dikkat etmenin yanında hiçbir zaman yememeleri gereken besinler olabilir. Bu koruyucu yöntemlerin yanında ilaç tedavisi de uygulanır. Ancak alerjik tepkileri hafifleten yada ortadan kaldıran ilaçların sersemletici yan etkilerinin olması sakıncaları arasındadır.
Saman nezlesinden şikayetçi olanlara anti histaminik ve nefes açıcı ilaçlar verilmektedir. Son olarak da bağışıklık sistemini ele alıp alerjinin nedenini ortadan kaldırmayı hedefleyen tedavi yöntemleri de geliştirilmiştir. Bu tip tedavi böcek ısırıklarına ve hava yoluyla giren alerjilerin bazılarına karşı etkili olmaktadır. Bu yöntem son derece hassas bir şekilde uygulanmalıdır. Çünkü hastaya her seferinde giderek artan bir dozda alerjen şırıngalanır. Hastanın vücudu zamanla direnç kazanırken, alerjide giderek azalır ve bazı hallerde yok olur. Bu yöntemin etkili olabilmesi için tedavinin en az üç yıl sürmesi gerekir.
Son yıllardaki çalışmalar yan etki olarak uyuşukluğa neden olmayan anti histaminik ilaçlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Ancak gelişmelerin çok hızlı olduğu söylenemez. Antijen, antikor tepkimesinin etkisinin gücünü azaltıcı çalışmalar da yapılmaktadır. Duyarlılığı azaltıcı iğneler üzerinde de yoğun bir çalışma sürmektedir. Şurası muhakkak ki bütün bu çalışmalar giderek olumlu sonuçları verecek ve alerjik bünyelerin sorunları da giderek hafifleyecek.
Alerji Nasıl Olur? |
Çevremizde alerjiye neden olan sayısız cisim vardır. Bitkiler, hayvanlar, bazı besin ve ilaçlar, çamur, toz, deterjanlar, boya ve hatta böcekler bile alerji nedeni olabilir. Alerji aile bireyleri arasında sık rastlanılan bir durumdur. Anne ve babası alerjik olan bir çocuğun bünyesinin alerjik olma ihtimali yüzde 75’e kadar çıkar. Eğer ebeveynden sadece biri alerjikse bu ihtimal yüzde 25 – 50 arasındadır. Ancak şunun da altını çizmeliyiz ki, çocukların alerjik türünün ebeveynleriyle aynı olması gerekmez.
Margaret’in babasında alerji kendini ürtiker olarak gösteriyordu. Margaret’in çocukları da alerjik bir bünyeye sahiptirler, ancak onlarınki ürtikerden farklı tepkiler göstermekte. Bakalım alerji nasıl gelişiyor. Önce alerjen olarak tanımladığımız bir madde örneğin deri gibi bir açıklıktan vücuda giriyor. Uzuvlarımızı kaplayan deri gibi zarlar organlarımıza dışarıdan yabancı maddelerin girmemesi içindir.
Bunlar genellikle solunum, sindirim sistemimizde ve derimizdedir. Alerjen bu engeli aşmayı başarınca akyuvarlar derhal immünoglobulin denilen antikorlar üreterek bunlarla mücadeleye girişirler. Bu antikorların görevi antijenlerin toksinlerini zararsız hale getirerek vücudumuzu korumaktır. Antijenlerin bu ilk atağı geçiştirildikten sonra vücut bu antijene karşı duyarlılık kazanır. Alerjilerin çoğunda alerjik tepkileri immünoglobulin E (IgE) tipi adı verilen antikor grubuyla ilintilidir.
İnsanların mukozalarında çok adette bulunan bu tip antikorlar alerjik bünyedeki aşırı duyarlılığı kontrol eder. Şimdi alerjik tepkinin nasıl oluştuğunu görelim. İmmüno globülinler mukozalarında içlerinde histamin, serotonin bulunan hücrelere bağlanmıştır. Vücuda bir antijen girdiğinde E tipi antikorlarla ilişkiye girince antikorlar histamin de dahil tüm içlerini boşaltırlar. Olayın ruhu da burada yatmaktadır. Bu hücrelerin içindeki histaminin boşalmasıyla burun akması, göz yaşarması, doku şişmesi gibi gözle görülebilen ve solunum yolundaki yumuşak kasların ani kasılması gibi gözle görülmeyen alerji belirtileri ortaya çıkar.
Alerjik tepkilere neden olan alerjenler vücuda giriş yollarına göre bir çok kategoriye ayrılır.
Havadan Gelen Alerjenler
Alerjiye Neden Olan Toz Böceği |
Aslında alerjiye neden olan sanıldığı gibi hayvanların tüyleri değil burada yuvalanan bu böceklerdir. Kedilerin taşıdıkları alerjenler köpeklerinkinden daha güçlüdür. Kedilerden başka fare, at ve domuzdaki alerjenlerde son derece güçlüdür. Özellikle astıma neden olan ve hava yoluyla gelen bir diğer alerjen grubuysa duman ve endüstri atıklarından havaya karışanlardır.
Sindirim Yoluyla Gelen Alerjenler
Havadan geçen alerjenlerden başka bir grupta vücuda sindirim yoluyla giren alerjenlerdir. Bunları besin yada ilaç olarak vücudumuza alırız. Bazı besin maddelerinde son derece etkin alerjenler vardır. Fındık, yumurta, süt, balık ve su ürünlerinin bazılarını bunlar arasında sayabiliriz. Bazı ilaçlarda son derece kuvvetli ve tehlikeli alerjik tepkilere neden olabilir. Bunların neden oldukları alerjik tepkiler, ürtiker, nezle, nefes borusu spazmı ve boğazda mukoza birikimi nedeniyle nefessizlikten, boğulmaya kadar sonuçları olabilecek tepkilerdir.
Temas yolu ile gelen Alerjenler
Üçüncü grup alerjenler temas ile alerjiye neden olur. Vücudun alerjen ile temas ettiği yerde belirir. Bu tür alerji deri, ağız mukozası, göz ve cinsel organlarda etkisini gösterir. Bu durumda deri iltihaplanması söz konusudur. Bu türün bilinen ve en etkili örneği zehirli sarmaşıktır. Bazı güzellik maddeleri, sabun, deterjan, boya, naylon ve sentetik giysilerde temas ile alerjiye neden olanlar gurubuna girer. Bazı madenlerde güçlü bir alerji nedeni olabilir. Örneğin düğme ve küpelerdeki diken terdeki tuz ile birleşince kuvvetli bir alerjen halini alır. Bunun sonuçları üst deride görülür.
Son derece tehlikeli bir alerjik tepkide anaflaktik şoktur ki, kişinin duyarlılık kazanmış olduğu bir alerjenle ikinci kez karşılaşması sonucunda birdenbire ortaya çıkar ve çoğu kez ölüm ile sonuçlanan bir tepkidir. Tüm vücudu etkisi altın alan bu tepki bir arı sokması, anti serum yada antibiyotik şırıngalarından sonra ortaya çıkabilir. Hafif tepkiler kusma, ishal, astım nöbeti olarak belirebildiği gibi yaşamsal bir tehlike halini de alabilir. Her ne kadar tıp bilimi alerjileri tamamen iyileştirecek yöntemler geliştirmediyse de, alerjik tepkilerin meydana getirdiği sıkıntıları azaltacak yada ortadan kaldıracak gelişmeler olmuştur.
Alerji ile mücadele üç aşamada yapılır. Bunlar alerjinin tespiti, ilaç tedavisi ve bağışıklık sistemine müdahaledir.
İlk adım kişide alerjiye neden olan alerjenlerin saptanmasıdır. Bu bir alerji testi ve genel bir checkup ile yapılır. Uzman hastanın yaşamı ve vücut yapısıyla ilgili bir çok sorunun bulunduğu formu doldurur. Doktor belirtilerin hangi hallerde ortaya çıktığı, ne zaman ve ne kadar sürdüğü, hastanın mesleği, yemek rejimi ve varsa kullandığı ilaçları öğrenir. Deri üzerinde yapılan testte, hastanın alerji gurubunu tespitte etkilidir. Test deri altına solüsyonlar verilerek yada deride çizikler yapılarak uygulanır.
Alınacak en etkin tedbir. Alerjen tespit edildikten sonra ondan kesinlikle uzak durmaktır.
Ama tahta yada polene karşı alerjik olanlar düşünüldüğünde bu ne kadar mümkün olabilir. Alerjik bünyeler sigara dumanı yada hava kirliliğinden de uzak durmaya gayret etmelidir. Bazı insanlar yediklerini devamlı olarak kontrol altında tutmak zorundadır. Dengeli beslenmeye dikkat etmenin yanında hiçbir zaman yememeleri gereken besinler olabilir. Bu koruyucu yöntemlerin yanında ilaç tedavisi de uygulanır. Ancak alerjik tepkileri hafifleten yada ortadan kaldıran ilaçların sersemletici yan etkilerinin olması sakıncaları arasındadır.
Saman nezlesinden şikayetçi olanlara anti histaminik ve nefes açıcı ilaçlar verilmektedir. Son olarak da bağışıklık sistemini ele alıp alerjinin nedenini ortadan kaldırmayı hedefleyen tedavi yöntemleri de geliştirilmiştir. Bu tip tedavi böcek ısırıklarına ve hava yoluyla giren alerjilerin bazılarına karşı etkili olmaktadır. Bu yöntem son derece hassas bir şekilde uygulanmalıdır. Çünkü hastaya her seferinde giderek artan bir dozda alerjen şırıngalanır. Hastanın vücudu zamanla direnç kazanırken, alerjide giderek azalır ve bazı hallerde yok olur. Bu yöntemin etkili olabilmesi için tedavinin en az üç yıl sürmesi gerekir.
Son yıllardaki çalışmalar yan etki olarak uyuşukluğa neden olmayan anti histaminik ilaçlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Ancak gelişmelerin çok hızlı olduğu söylenemez. Antijen, antikor tepkimesinin etkisinin gücünü azaltıcı çalışmalar da yapılmaktadır. Duyarlılığı azaltıcı iğneler üzerinde de yoğun bir çalışma sürmektedir. Şurası muhakkak ki bütün bu çalışmalar giderek olumlu sonuçları verecek ve alerjik bünyelerin sorunları da giderek hafifleyecek.
Hiç yorum yok:
Lütfen soru sormadan önce, sorunuzu öncelikle arama kutusunu kullanarak araştırınız.