Birçok kişi böyle bir hastalığı duymamıştır bile. Teşhisi zordur kızartılı lupusun. Belirtileri bünyeden bünyeye değişir. Ve gerilediği dönemlerde kişi hasta olduğunu fark bile etmez. Kızartılı lupus bağışıklık sistemini etkileyen iltihabi bir hastalıktır. En yaygın belirtisi müthiş bir yorgunluk hissi, deride lekeler, güneş ışığına hassasiyet ve eklem ağrılarıdır. Her yaştaki erkek ve kadında rastlansa da yaygın olarak doğurganlık yaşındaki kadınlarda görülür. Hastalığın aktif olduğu dönemleri, süresi belli olmayan duraklama dönemleri izler. Hastalık çok hafif yada ağır seyredebilir ve birbirinin aynı seyreden vaka yoktur.
Bağışıklık sistemi en karmaşık sistemlerimizden olup bazı organ hücre ve dokulardan oluşur. Ve vücudumuzu virüsler gibi yabancı unsurlardan korur. Normal bir durumda bir insanın vücuduna bir virüs girince bağışıklık sistemi bir takım antikorlar üreterek bu yabancı maddeyle mücadeleye başlar. Ama kızartılı lupusu olan bir vücutta bağışıklık sistemi vücudun sağlıklı dokularıyla mücadele etmeye başlar. Bu özelliği kızartılı lupusu, romatoid artrit ve diyabet gibi öz bağışıklık sistemi hastalıkları sınıfına sokar.
Hastalığı ortaya çıkartan sağlıklı hücrelere atak eden antikorlardır. Bu antikorlar hücrenin çekirdeğine atak ederler. Antikorlar DNA’ya zarar vermezler. Hücrelerin çekirdeğine yada DNA’ya antikor etkinliği gösteren bu anormal immünglobulinlerin varlığı hastalığın gelişmesinde otoimmün (kendine bağışıklık veya öz bağışıklık) sisteminin rolü olduğunu gösterir. Bağışıklık sistemindeki bozukluklar sonucunda bu anormal antikorlar belirli bir tip hücre ve dokuya saldırırlar. Örneğin kansızlık, alyuvarlara saldıran anormal antikorlar nedeniyle ortaya çıkarken, merkezi sinir sistemi hücrelerine saldıran anormal antikorlar sinirsel düzensizliklere neden olur.
Disk Tipi Kızartılı Lupus
Kızartılı lupusun birçok türü vardır. Disk tipi kızartılı lupus fazla zararlı olmayan bir tip olup, deride kırmızı lekeler ve güneş ışınlarına hassasiyetle belirir. Bazen saç dökülmesine de neden olabilir. Derideki lekeler geçince iz kalabileceği gibi o bölgeler tüysüz de kalabilir. Annesinde bu hastalık olan yeni doğmuş bebeklerde kızartılı lupus karşılaşılan bir durumdur. Belirtiler genellikle bebekler altı aylık olunca kaybolur. Kızartılı lupuslu anneden doğan çocukların bazılarında bu hastalık hiç görünmez.
Sistemik Kızartılı Lupus
En tehlikeli kızartılı lupus türü sistemik kızartılı lupustur. Deride lezyonlar bırakmanın yanında, böbrekler, kalp, akciğerler ve beyin gibi organlara da atak edebilir. Tedavi edilmezse hayati tehlike taşıyabilir. Bu hastalığın belirtileri M.Ö. 400. yılda Hipokrat tarafından bile tarif edilmiştir. 1851 yılında bir Fransız deri uzmanı ilk olarak lupus adını kullanmıştır. Sistemik denilmesinin nedeni hastalığın birçok organı etkilediğini göstermek içindir. Kuzey Amerika’da 550.000 kişinin bu hastalığa sahip olduğu bilinmektedir ki bu kas distrofisi, multipl skleroz ve lösemide daha hızlı bir yaygınlığa işaret eder. Hastaların büyük kısmı doğurganlık dönemini yaşayan 15 – 45 yaşlarında ki kadınlardır.
Sistemik kızartılı lupusun teşhisi kolay değildir. Hasta aşırı yorgunluk, ateş ve artrit gibi fazla özellik taşımayan ve başka birçok hastalıkta karşılaşılan belirtilerden sadece birine sahip olabilir. İlk belirtiler ile kesin teşhis arasında uzunca bir zaman geçmesi sık rastlanılan bir durumdur. Bir doktor sistemik kızartılı lupustan şüphelenince kesin teşhis ancak bazı laboratuvar testleriyle konulabilir.
Hastalığın neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir. Araştırmacılar birden fazla faktörün rolü olduğuna inanırlar. Kalıtsal olması ihtimali vardır. Çalışmalar ailesinde bu hastalık olanların kızartılı lupusa daha yatkın olduğunu göstermektedir. Ne var ki vakaların yüzde 95’inde bunu kanıtlayan bir duruma rastlanılmamıştır.
Bir başka görüşe göre bazı bünyeler genetik olarak bu hastalığa daha yatkındır. Virüs gibi bir dış etken de hastalığa neden olabilir. Son olarak cinsellik hormonlarının hastalıkta rol oynaması üzerinde durulmuştur.
Hastalığın kesin nedeni bilinmediğine göre hastaların tam olarak tedavi edilebildiğini de söyleyemeyiz. Ama hastalık bir uyku dönemine girmiş ve belirtiler yok olmuştur. Ağrı yapması halinde asetaminofenli ilaçlar rahatlık verebilir. Bunların yetersizliği halinde steroit yapısında olmayan iltihap gidericiler kullanılmaktadır.
Ateş düşürücüler ve ikincil olarak gelişen enfeksiyonlara yönelik antibiyotiklerde kullanılmaktadır. Kortizon kullanımı da giderek yaygınlaşmaktadır. Her ne kadar hastalıkta yapısal benzerlikler yoksa da sıtmaya karşı kullanılan ilaçların bu hastalığa da iyi geldiği saptanmıştır. Kinin bu ilaçların başında gelir ki kınakına kabuğu da kinin alkaloidi taşır. Sistemik kızartılı lupusun birçok arazını ortadan kaldırdığı görülmüştür. Ayrıca nüks etmeleri önleyici bir etkisi olduğu da bilinmektedir.
Lösemi ve tüm vücudu etkileyen iltihaplı hastalıkların tedavisinde bağışıklık sistemini baskılayıcı ve doku naklinde vücudun reddetme mekanizmasını kırmak için kullanılan azatioprinin damar içinde kullanılması daha çok hastalık ve böbrek bir takım komplikasyonlara neden olursa uygulanmaktadır. Ne var ki bu ilacın alyuvarları ve akyuvarları yıkıma uğratmak, enfeksiyon ve kanser riskini artırmak gibi ciddi tehlikeler taşıyan yan etkileri vardır.
Son zamanlarda yeni bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu kan plazmasının değiştirilmesi ve hastanın kanından anormal antikorların temizlenmesi yöntemidir. Hastadan kan alınır ve plazma hastalık etkeni unsurlardan temizlenir. Sonra alyuvarlar yeniden hastanın vücuduna verilir. Bu yöntem sadece hastanın ilaç tedavisine cevap vermediği kritik vakalarda kullanılmaktadır.
Hastalığın tedaviye cevap vermesi ve gerileme dönemine girmesi, belirtilerin kaybolduğu ve hastalığın kontrol altına alındığını gösterir. Ama bu gerileme döneminde bile bir nüks etmeyi tespit açısından hasta devamlı bir kan ve idrar tahliliyle kontrol altında tutulur. Bütün hastaların hastalığı nüks etmemesi için güneş gözlüğü kullanmak ve açık havada başı örtülü tutmak gibi basit önlemleri ihmal etmemeleri gerekir.
Araştırmacılar, hastaları belirtilerine ve diğer özelliklerine göre alt gruplara ayrılmıştır. Hastalığın nedenlerini saptamak için yapılan bu çalışmalar tedavinin etkinliğini de arttıracaktır. Başka bir grup araştırmacı hastaların kanındaki antikorlar üzerinde çalışıyor. Yeni yeni antikorların bulunması halinde, yeni alt gruplar oluşturularak bunların tedavisiyle ilgili testler uygulanır.
Nüks etme ihtimali olduğu sürece tedavilerin etkinliği hakkında kesin bir şey söylemek zor. Gerileme hastalığın normal seyri sonucunda da olabilir, ilaçların etkisiyle de olabilir. Araştırmacılar hastalığın belli bir zamanda ne kadar aktif olduğunu saptarlar. Bunun için belirtiler ile ilgili bilgiler toplanır. Ayrıca hastalığın hasta üzerindeki ruhsal ve sosyal yan etkileri saptanmaya çalışılır. Giderek oldukça önemli bir bilgi bankası oluşması bu hastalar için iyi haberdir. Bu çalışmaların zamanla olumlu sonuçları alınacak ve bu hastalıktan yakınanların sorunlarına köklü çareler bulunacaktır. Ayrıca grup terapi yöntemleri de hastaları ruhsal bakımdan güçlendirip sosyal yaşamlarında bir eksiklik duymamalarını sağlar.
Bağışıklık sistemi en karmaşık sistemlerimizden olup bazı organ hücre ve dokulardan oluşur. Ve vücudumuzu virüsler gibi yabancı unsurlardan korur. Normal bir durumda bir insanın vücuduna bir virüs girince bağışıklık sistemi bir takım antikorlar üreterek bu yabancı maddeyle mücadeleye başlar. Ama kızartılı lupusu olan bir vücutta bağışıklık sistemi vücudun sağlıklı dokularıyla mücadele etmeye başlar. Bu özelliği kızartılı lupusu, romatoid artrit ve diyabet gibi öz bağışıklık sistemi hastalıkları sınıfına sokar.
Hastalığı ortaya çıkartan sağlıklı hücrelere atak eden antikorlardır. Bu antikorlar hücrenin çekirdeğine atak ederler. Antikorlar DNA’ya zarar vermezler. Hücrelerin çekirdeğine yada DNA’ya antikor etkinliği gösteren bu anormal immünglobulinlerin varlığı hastalığın gelişmesinde otoimmün (kendine bağışıklık veya öz bağışıklık) sisteminin rolü olduğunu gösterir. Bağışıklık sistemindeki bozukluklar sonucunda bu anormal antikorlar belirli bir tip hücre ve dokuya saldırırlar. Örneğin kansızlık, alyuvarlara saldıran anormal antikorlar nedeniyle ortaya çıkarken, merkezi sinir sistemi hücrelerine saldıran anormal antikorlar sinirsel düzensizliklere neden olur.
Disk Tipi Kızartılı Lupus
Kızartılı lupusun birçok türü vardır. Disk tipi kızartılı lupus fazla zararlı olmayan bir tip olup, deride kırmızı lekeler ve güneş ışınlarına hassasiyetle belirir. Bazen saç dökülmesine de neden olabilir. Derideki lekeler geçince iz kalabileceği gibi o bölgeler tüysüz de kalabilir. Annesinde bu hastalık olan yeni doğmuş bebeklerde kızartılı lupus karşılaşılan bir durumdur. Belirtiler genellikle bebekler altı aylık olunca kaybolur. Kızartılı lupuslu anneden doğan çocukların bazılarında bu hastalık hiç görünmez.
Yüzde Disk Tipi Kızartılı Lupus |
Bebekte Kızartılı Lupus |
Lupus Yakın Görünüm |
Sistemik Kızartılı Lupus
En tehlikeli kızartılı lupus türü sistemik kızartılı lupustur. Deride lezyonlar bırakmanın yanında, böbrekler, kalp, akciğerler ve beyin gibi organlara da atak edebilir. Tedavi edilmezse hayati tehlike taşıyabilir. Bu hastalığın belirtileri M.Ö. 400. yılda Hipokrat tarafından bile tarif edilmiştir. 1851 yılında bir Fransız deri uzmanı ilk olarak lupus adını kullanmıştır. Sistemik denilmesinin nedeni hastalığın birçok organı etkilediğini göstermek içindir. Kuzey Amerika’da 550.000 kişinin bu hastalığa sahip olduğu bilinmektedir ki bu kas distrofisi, multipl skleroz ve lösemide daha hızlı bir yaygınlığa işaret eder. Hastaların büyük kısmı doğurganlık dönemini yaşayan 15 – 45 yaşlarında ki kadınlardır.
Kolda Sistemik Kızartılı Lupus |
Hastalığın neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir. Araştırmacılar birden fazla faktörün rolü olduğuna inanırlar. Kalıtsal olması ihtimali vardır. Çalışmalar ailesinde bu hastalık olanların kızartılı lupusa daha yatkın olduğunu göstermektedir. Ne var ki vakaların yüzde 95’inde bunu kanıtlayan bir duruma rastlanılmamıştır.
Bir başka görüşe göre bazı bünyeler genetik olarak bu hastalığa daha yatkındır. Virüs gibi bir dış etken de hastalığa neden olabilir. Son olarak cinsellik hormonlarının hastalıkta rol oynaması üzerinde durulmuştur.
Hastalığın kesin nedeni bilinmediğine göre hastaların tam olarak tedavi edilebildiğini de söyleyemeyiz. Ama hastalık bir uyku dönemine girmiş ve belirtiler yok olmuştur. Ağrı yapması halinde asetaminofenli ilaçlar rahatlık verebilir. Bunların yetersizliği halinde steroit yapısında olmayan iltihap gidericiler kullanılmaktadır.
Ateş düşürücüler ve ikincil olarak gelişen enfeksiyonlara yönelik antibiyotiklerde kullanılmaktadır. Kortizon kullanımı da giderek yaygınlaşmaktadır. Her ne kadar hastalıkta yapısal benzerlikler yoksa da sıtmaya karşı kullanılan ilaçların bu hastalığa da iyi geldiği saptanmıştır. Kinin bu ilaçların başında gelir ki kınakına kabuğu da kinin alkaloidi taşır. Sistemik kızartılı lupusun birçok arazını ortadan kaldırdığı görülmüştür. Ayrıca nüks etmeleri önleyici bir etkisi olduğu da bilinmektedir.
Ayakta Sistemik Kızartılı Lupus |
Son zamanlarda yeni bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu kan plazmasının değiştirilmesi ve hastanın kanından anormal antikorların temizlenmesi yöntemidir. Hastadan kan alınır ve plazma hastalık etkeni unsurlardan temizlenir. Sonra alyuvarlar yeniden hastanın vücuduna verilir. Bu yöntem sadece hastanın ilaç tedavisine cevap vermediği kritik vakalarda kullanılmaktadır.
Hastalığın tedaviye cevap vermesi ve gerileme dönemine girmesi, belirtilerin kaybolduğu ve hastalığın kontrol altına alındığını gösterir. Ama bu gerileme döneminde bile bir nüks etmeyi tespit açısından hasta devamlı bir kan ve idrar tahliliyle kontrol altında tutulur. Bütün hastaların hastalığı nüks etmemesi için güneş gözlüğü kullanmak ve açık havada başı örtülü tutmak gibi basit önlemleri ihmal etmemeleri gerekir.
Araştırmacılar, hastaları belirtilerine ve diğer özelliklerine göre alt gruplara ayrılmıştır. Hastalığın nedenlerini saptamak için yapılan bu çalışmalar tedavinin etkinliğini de arttıracaktır. Başka bir grup araştırmacı hastaların kanındaki antikorlar üzerinde çalışıyor. Yeni yeni antikorların bulunması halinde, yeni alt gruplar oluşturularak bunların tedavisiyle ilgili testler uygulanır.
Nüks etme ihtimali olduğu sürece tedavilerin etkinliği hakkında kesin bir şey söylemek zor. Gerileme hastalığın normal seyri sonucunda da olabilir, ilaçların etkisiyle de olabilir. Araştırmacılar hastalığın belli bir zamanda ne kadar aktif olduğunu saptarlar. Bunun için belirtiler ile ilgili bilgiler toplanır. Ayrıca hastalığın hasta üzerindeki ruhsal ve sosyal yan etkileri saptanmaya çalışılır. Giderek oldukça önemli bir bilgi bankası oluşması bu hastalar için iyi haberdir. Bu çalışmaların zamanla olumlu sonuçları alınacak ve bu hastalıktan yakınanların sorunlarına köklü çareler bulunacaktır. Ayrıca grup terapi yöntemleri de hastaları ruhsal bakımdan güçlendirip sosyal yaşamlarında bir eksiklik duymamalarını sağlar.
2 yorum:
Lütfen soru sormadan önce, sorunuzu öncelikle arama kutusunu kullanarak araştırınız.