Saç Dökülmesinin Nedeni Beyin mi?

Saç Dökülmesi ve Beyin
Saç Dökülmesi ve Beyin
Kellik. Bir yaratılış hatası mı, yoksa yaratılış harikası mı?

Geçmişten günümüze kadar tüm erkeklerin başının belası olan saç dökülmesinin nedeni acaba başka bir şey mi? Atomun içindeki enerjiyi çıkaran bu bilim neden kafadan iki saç teli çıkaramadı? Acaba bunun hiç çözümü bulunamayacak mı? Yoksa kelleri itlaf mı etmeli? Yoksa bunun üzüntüsünden kurtulmanın tek çaresi saçı dökülmeyen diğer erkeklerin bir centilmenlik yapıp kafalarını kazıtmaları mı?

Bu konuda o kadar çok soru sorulabilir ki bu dökülen saçlarınızın sayısını geçebilir. Peki bunun tek nedeni bir türlü elimize geçirip bezinden salgılandığına bir türlü pişman edemediğimiz ismi lazım değil o hormon mu? Belkide.

Bu çok çok eski bir konu olduğuna göre bir de eskilere soralım. "Ayağını sıcak, başını serin, gönlünü ferah tut". Acaba eskiler bizden bir şey mi saklıyor? Acaba her şey kabak gibi ortada mı? Neyse eskilerin de fikrini aldığımıza göre gelin saç dökülmesine bambaşka bir boyuttan bakalım.


Saç dökülmesi nasıl olur ?

Genetik faktörler, erkeklik hormonunun daha etkin ve güçlü bir türüne dönüşmesiyle gerçekleşen hormonal etkiler, deri hastalıkları, kanser ve ilaç kullanımı gibi sebepler nedeniyle saçlar dökülür. Ama en önemlisi erkek tipi saç dökülmesinde androjen hormonları ve bunların reseptörleri özellikle 5-alfa redüktaz enzimi rol oynamaktadır. Artık neredeyse kendi saçınızı kendiniz ekebilecek kadar saç dökülmesi hakkında bilgi sahibi olduğunuzu varsayarak bu konuya daha fazla girip saç dökülmesinin nasılını uzatmak istemiyorum.


Peki saçlar neden dökülür?

Yada her erkek ve kadında androjen hormonları ve bunların reseptörleri mevcut olduğu halde niçin herkesin saçı dökülmez?

Oysa bir kelin geriye kalan saçları o kadar sağlamdır ki, ense ve yanlardaki saçlar uzatılıp, örülüp bir ipe bağlanıp çekilse göbekli bir adamın bile ayağını yerden kesebilir. Vücudunuz tıka basa, TNT’ye eşdeğer DHT ile dolu (Dihidro-testosteron) ve sadece kafanızın üzerindeki tüyler bundan etkileniyor. Kaşınız, kirpiğiniz, bıyığınız, sakalınız, vücut kıllarınız, ense ve yanlardaki saçlar olduğu gibi duruyor ve neredeyse gittikçe de sağlamlaşıyor; hatta o kılları dökmek en az kafadan saç çıkarmak kadar zor bir hal alıyor.


Bu tuhaf bir durum...

Her iki erkekten biri saç dökülmesinden dolayı üzüntüden ekstra biraz daha saç dökerken, kadınların saçları da olduğu gibi duruyor.


Buda tuhaf bir durum... Hatta en tuhafı ise şu

Saç dökülmesi sadece beyini açığa çıkarıyor ve sonra duruyor. Yada şöyle de denebilir, sadece beynin etrafındaki saçlar dökülüyor. Evet, anahtar bu olabilir.

İnsan beyin ve vücut sıcaklığını gösteren termal görüntü
İnsan vücudunun termal görüntüsü
Beyin, vücudun 1/5’i olmamasına rağmen, toplam vücudun harcadığı kalorinin 1/5’ini harcar. Bu iyi bir oran. Kalori ısı demektir. Oksijen ile glikoz buluşur, açığa karbondioksit ve ısı açığa çıkar. Vücudun normal şartlarda en sıcak yeri beyindir ve bu yönüyle bilgisayar ve işlemcisine çok benzer. Öyle ki soğukta bile derin derin düşünerek belki de kendinizi ısıtabilirsiniz.

Vücuttaki titreme, kalp atışı, sinir sindirim ve diğer sistemler, önüne geçilemeyen nefes alma gibi istekler ve saç dökülmesi gibi olaylar bizim isteklerimiz dışında gerçekleşir. Hatta şöylede denebilir: Vücudumuzun içerisinde istemli olarak zaten hiç bir şey yapamamaktayız. Bilinçaltının yönettiği bu sistem başına buyruktur ve sizin daha adınız bile konmamışken bu sisteme tam yetki verilmiştir. Sadece ve sadece sizin iyiliğiniz için. Ve bu sistemin en çok kıymet verdiği organlardan biriside kendisinin de içinde ikamet ettiği beyindir. Beyin müthiştir ısı yayar, elektro manyetik dalgalar yayar, dalgalar geçer, en hassastır ve kemik kalkanıyla korunan tek organdır. Oksijen eksikliğinde en önce o vefat eder ve o öldüyse gerçekten artık bir ölüsünüzdür. Kısacası başımızın üzerinde yeri vardır.


İyi de, bu koruyucu sistemin saçlarımızla alıp veremediği nedir?
Sorunun cevabı ise şu soru. Sıcakladığınız da ne yaparsınız?

Beyin Açılımı, Isınması ve Saç Dökülmesi
Beyin açılımı ve ısınması
Eğer çok düşünüyorsanız, "brain building"e merakınız varsa, çok stresli ve çok eforlu bir yaşam sürüyorsanız, çok üzülüyorsanız, uzunca bir dönem ruhsal bozukluk ve depresyon gibi bir durumun içinden çıkamadıysanız; bu, olumlu veya olumsuz yönde, bir şekilde daha fazla beyin açılımı yapmışsınız demektir. Ve bu durumda beynin daha fazla bölgesi çalışır hatta bazı bölgeleri durmaksızın çalışır. Çok çalışması daha fazla kalori çekmesi, yakması ve daha fazla ısınması demektir.

Bunun sonucunda beyin ısınır ama normal bir vücut bunu absorbe edip soğutabilir. Dakikada yaklaşık 1 litre kan beyne pompalanır. Kan, beyni hem oksijen hem de glikoz açısından beslerken aynı zamanda akciğerlerde oksijen-karbondioksit alışverişi sırasında serinleyen kan beyne serinlikte iletir.

Bununla birlikte burnunuzla aldığınız nefes beynin tam altından ve çokta yakınından geçer. Hepimizin de bildiği gibi burun boşluğundan geçen hava vücut için ısıtılır ve nemlendirilir. Burun boşluğundaki mevcut sıcaklığında, vücudumuza yeni çektiğimiz havanın ısıtılması için solunan havaya transfer edilmesi beyin alt bölgesi ve çevresinin serinletilmesi anlamına gelir.


Peki normal olmayan bir vücutta ne olur?

Eğer damar sisteminiz yetersiz veya bir problem (daralma vb.) varsa veya kanınız koyuysa ki bu stresin, üzüntünün ve heyecanın bir sonucu olabilir. Koyuluk veya beyne giden damarlarda daralma nedeniyle kanın vücuttaki devri azalır ve bu dakikada beyne giden kanda ve bu da beyne giden serinlikte azalma demektir. Eğer bununla birlikte nefesinizi burnunuzdan değil de ağzınızdan alıyorsanız buda yine beyni serinleten kaynaklardan birisinin daha yok olmasıdır. Bunun sonucunda koruyucu sistem devreye girer ve gözümüzün yaşına bakmadan saçlarınızı tek tek yer çekiminin dayanılmaz cazibesine bırakıverir.


Yani saç dökülmesini nedeni beyni soğutmak içindir diyebiliriz.

Normalde insan, çoğu işi ve çoğu düşüncesi için beyninin frontal (ön) lobunu kullanır. Frontal lob kafanın alın bölgesidir ve hali hazırda zaten keldir. Yani bu bölgedeki aşırı çalışma sonucu oluşabilecek bir ısınma çok rahat bir şekilde vücut dışına aktarılabilir. Ancak saçı giderek azalan bazı insanlar bu frontal lob ile yetinememektedir. Bunun neticesinde gittikçe arka üst taraflara doğru beyin açılımı olur ve bu bölgelerde de hararet artmaya başlar. Ayrıca beyin zaten sıvı içinde bulunduğu ve ısınan sıvının yükseleceği prensibinden yola çıkarak kafanın sivri tepe bölgesinde de ısı birikmesi olabilir diyebiliriz.

Burun Boşluğu
Burun Boşluğu
Saçlarımız iletken değil yalıtkandır. Yaratılış gayesi dış hava sıcaklığından ve soğukluğundan beyni korumak ve beynin kendi sıcaklığını muhafaza etmesine yardımcı olmaktır. Ancak ne var ki beyin ısısında meydana gelen artış ve hatta meydana gelebilecek bir sıcaklık öngörüsü bile koruyucu sistemin saçlarınızı serbest bırakmasına yol açabilir. Bu da kafamızın yalıtımını sağlayan sistemin artık olmaması ve ısı kaybederek soğutulabilmesi anlamına gelir. Bu koruyucu sistemin artık son çaresidir.

Aslında herkesin genlerinde gerektiğinde nasıl kel kalınacağı yazılıdır. Çok çalışan ancak bu ısınmayı tolere edebilen beyinlerde, bu genler beynin ısınmaması sonucu kelliğe ihtiyaç duyulmadığı için saç dökülmesine neden olmaz. Bazılarında saçlar sadece bir miktar dökülür, bazılarında ise sadece seyrekleşir. Hangi durumlarda nasıl davranılacağı genlerde yazılıdır.

Bazılarında bu sıcaklığı yok etmek daha değişik yollar ile olabilmektedir. Örneğin saçların kırlaşması. Yani beyazlaması. Saçlar renklendiğinde özellikle koyu renkli saçlar güneşi ve benzer ısı ışınlarını daha fazla emer ve buda artı bir sıcaklık demektir. Saçların beyazlaması buna karşı bir önlemdir denebilir. Ve genellikle de insanların beyinlerinin en çok geliştiği en fazla kullanıldığı dönemlerde ortaya çıkar. Bu da ikinci sınıf bir savunma sistemidir denilebilir.


Peki saç ekiminden sonra saçlar neden dökülmez?

Saç ekiminde kafanın üzerine nakledilen saçlar zaten bahse konu hormondan etkilenmeyen ve "dökülün" emrine karşı çıkan asi ruhlu saçlardır ve bunları da sadece lazer paklamaktadır. Yani beyinden uzak ve onu kapatmayan saçlar ve tüylerdir ve bu yüzden hala vücudunuzdadır.


Her şey güzelde o zaman kadınların saçları neden dökülmüyor ?

Kadınların saçlarını kurtaran, beyinlerinin erkeklerden ufak olması ve bununla birlikte dakikada beyinlerine pompalanan kanın fazla olması ve östrojen. Evet östrojen bir erkeği kellikten kurtarabilir ancak östrojen racona ters bir hormondur ve saçlarınıza bakış açınızı tamamıyla değiştirebilecek yan etkiler gösterebilir. Kadınların bu beyin yapısı sayesinde beyinleri daha az ısınıp daha çabuk soğuyabilme yeteneğine sahiptir diyebiliriz. Ancak bu bir erkeğin bir kadından yaratılışta daha akıllı olduğu anlamına gelmez. Çünkü 1 kg beynin 10 gramını kullanmakla 1,5 kg beynin 10 gramını kullanmak, kapasite açısından zaten aynı şeydir. Zeka beyin ile değil beyini kullanabilmeye göre değişir.

Kısacası saç dökülmesi bir hastalık veya genetik bir çaresizlik değildir. Saç dökülmesi vücudun aldığı bir takım tedbirlerdendir. Vücudun o bölgeyi açmaya ihtiyacı var ise bunu eninde sonunda yapacaktır (www.coreklen.com). Belki de bu yüzden bugüne kadar saç dökülmesinin önüne geçilememiştir.

Bu da saç dökülmesinin farklı bir boyutuydu. Bilim şuana kadar saç dökülmesinin nasılını araştırdı. Nedenini genlere bağladı. Ancak gözden kaçan kadınlarda neden dökülmediği ve erkeklerde dökülmenin ensede ve kulak üstünde neden gerçekleşmediğiydi.

Şüphesiz bu teorinin, bir grup kelin bir araya getirildiği ayrıntılı bir bilimsel çalışmaya ihtiyacı vardır.

Namaz Abdest
Ayrıca yeri gelmişken bir şeyin daha altını çizmeden geçemeyeceğim. Abdest. Namaz kılanların aldığı abdest, başın günde 5 defa mesh edilmesi başın üst bölgesinin, günde buruna 15 kez su çekilmesi beynin alt bölgesinin, boynun ve ensenin su ile mesh edilmesi de beyne giden şah damar bölgesinin gün boyunca düzenli bir şekilde serinlemesine yardımcı olur. Bununla birlikte günde 80 defa secdeye gidilmesi ve 40 kez rüku edilmesi beyne giden kan akışını artırır. Ve beyne giden kan akışının artmasıda beyin ısısının vücut ısısı ile aynı düzeye indirgenmesi demektir. Bunlar devede kulak gibi görülebilir ancak zaman ile yekün teşkil eder. Bu ise abdestin sadece temizlik için yapılmadığının ve niçin her namazdan önce mutlaka gerektiğinin göstergelerinden bir tanesi olabilir.

Ufak bir hesap yapacak olursak bir kelin evrimini 5 senede tamamlandığı varsayılırsa ve saç dökülmesinin başlamasıyla birlikte bir insanın namaz kılmaya başladığı düşünülürse yaklaşık 27000 kere su ile kendini serinletmiş ve yaklaşık 1.000.000 kez beyne giden kan akışında artış sağlamış olur. Buda belki onun saç dökülmesini engelleyebilir veya erteleyebilir. Ancak bu niyetle kılınan namaz da "niyet ettim erkek tipi saç dökülmesi için..." gibi ilginç bir şey olabilir. Bilgilerinize önemle arz olunur...

(Bu konu ilk defa ve sadece bu sitede kaleme alınmıştır. Komik bir dille yazılmış olması bilimsellikten ve mantıktan uzak olduğunu göstermez. 2B adaylarının gülme kaslarında biraz olsun gerilme meydana getirmek için yazı sonradan yumuşatılmıştır. Kaynak gösterilmeden kopyalanması kesinlikle yasaktır. Bu düşüncenin sahiplenilmesi veya benzeri bir durumda ise bütün hukuki yollara başvurulacağı da bilinmelidir.)

Saç dökülmesi hakkında bilgiler

Hayvanların vücutları tamamen tüylüdür. Bunun faydalı bir nedeni vardır. Çünkü bu tüyler onları soğuk ve kötü hava şartlarından korur. Biz insanlarda ise tüylerin böyle bir işlevi olmayıp, fonksiyonu daha çok görüntüyle ilgilidir. Bu nedenle de saç dökülmesi daima önlenmeye çalışılmıştır. Saç özellikle 17.yy’da bir statü bir yaşam biçimi halini almıştır. Günümüzde saç dökülmesinin nedenleriyle ilgili bilgilerimiz kısmen artmıştır. Ama mucizevi bir hal çaresi bulunamamıştır.

Saç dışarıdan görünen bir gövde ve kafaya gömülmüş bir kökten oluşur. Saç folikülleri kan ile beslenen saç hücrelerini üretirler. Her bir saçı ufak bir kas lif tutar. Her bir saçın dibinde yağ salgılayan bir yağ bezi vardır. Bu bez yağı saç foliküllerine salar. Saç yağının normalden fazla salgılanması saçların yağlanmasına ve bazı hallerde kepeklenmesine neden olur.

Saç üç tabakadan oluşur. Bunlar ilik, kabuk ve kütikül denilen ölü deri tabakasıdır. Normal bir saç günde bir santimin 35 te 1’i kadar yani 2,86 mm uzar. Saç 2 ila 5 yıl, kaşlar 3 ila 5 ay, kirpikler ise daha kısa bir ömre sahiptir. Saçın oluşması üç dönemde olur.

Saç Uzama, Dinlenme ve Dökülme Dönemleri
Saçın uzama, dinlenme
ve dökülme dönemleri
  1. Anagen dönem saçın uzama dönemidir ve 1000 gün kadar devam eder.
  2. Katagen dönem uzamanın durduğu dinlenme dönemdir.
  3. Telofaz dönem dökülme dönemidir ve saçın ömrünün son 100 günüdür.

Normal bir yetişkinin başında yüz bin kadar kaç vardır. Günde 20 ila 80 arasında saç dökülür. Ama bunların yerine yenisi çıkar. Saçsızlıktan yakınan insanlarda saçın uzama ömrü kısadır. Bu saçın yenilenmesini ve sayısını azaltan bir sonucu doğurur. Saçın dökülüp kelliğin başlaması saçların yarısı dökülünceye kadar dışarıdan fark edilmez.


Saça rengini veren hem ilik hem kabukta bulunan melanin maddesidir.

Melaninin yoğunluğu ve karışımına göre saç rengini alır. Melanin yoğunlaştıkça saç rengi koyulaşır. Vücutta demir oranı yüksekse bu kızıl saça neden olur. Beyaz saçlarda hiç melanin olmadığı gibi saç kabuğunun içinde hava vardır.


Saç dökülmesi tam olarak açıklanamayan bir olgudur.

Neredeyse her iki erkekten biri saç dökülmesinden şikayetçi iken kadınlarda bu oran sadece yüzde 5 ila 7 arasında değişir. Saç dökülmesinin nedeni kalıtsal olabildiği gibi bir hastalığa da bağlı olabilir. Erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da saç dökülmesinin en bilinen nedeni erkek eşey yani testosteron hormonlarına bağlı olarak kelliktir. Adrenal bezleri tarafından üretilen erkeklik hormonları saçın kalitesini ve yapısını etkiler. Bunun sonucunda bazı kişilerde saç normalden yavaş büyür ve yeni çıkan saç sayısı giderek azalır. Saçsızlığa neden olan saç dökülmesi 20 yaşında başlayıp 40 yaşlarına kadar devam eder. 40 yaşından sonra durumda önemli bir gelişme olmaz.

Saç dökülmesi erkeklerde hormon üretimiyle paralel bir seyir takip eder. Kellik genelde başın alın dahil orta kısmında olur. Şakaklardaki saçlar genellikle dökülmeden etkilenmez. Hormona dayanan kellik kısmen de olsa kalıtsal bir nedene sahiptir. Kadınların erkeklerden daha az etkilenmesinin nedeni kadın hormonlarının saçları koruyucu yapısından ileri gelmektedir. Kadınlarda saçın seyrekleşmesi genellikle menopozdan hemen önceki dönemde başlar.

Kaş dökülmesi ve Kellik
Kaş dökülmesi ve Kellik
Kısmi yada toptan saç kaybı bir hastalık yada bir hastalık tedavisinin sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Kaşların tamamen dökülerek oluşan kellik hali oldukça ender rastlanan bir durumdur. Saçları bebeklikten bu yada seyrek olan polün durumu budur. Doktor bu durumu kalıtsal nedenlere bağlamakla beraber bu olguyu tam olarak açıklayamamışlardır.

Başta parça parça oluşan kelliğin nedenleri bilinmemektedir. Zamanla durumun düzeldiği ve boş yerlerde boş yerlerde yeniden saç çıktığı olur. Ama polün saçları hiçbir zaman çıkmayacak. İlk zamanlarda durumu peruk takarak gizlemeye çalışmış. Ama artık buna gerek duymuyor. Saçları o henüz altı yaşındayken parça parça dökülmeye başlamış. Bu gibi durumların nedenini önemli bir ruhsal şoka bağlama eğilimi vardır.

Nedeni bilinmeyen sedef hastalığının kafa derisine geçmesi halinde o bölgedeki saçların dökülmesi normaldir. Sedef hastalığı sinirsel ve beslenme alışkanlıklarına bağlanan bir hastalıktır. Ultraviyole ışınlarıyla tedavi yöntemi sınırlıda olsa bazı hallerde olumlu sonuç vermektedir. Katranlı şampuan kullanımının da olumlu sonuçları görülmüştür.


Saç dökülmesi aşırı yağlı saçlarda da görülür.

Aşırı yağlılık genellikle kepek sorununu da beraberinde getirir. Kepekle mücadelede en etkin ilaç reçeteyle alınan ketokonazol içeren nizoral gibi şampuanlardır. Bir çok şampuandan daha etkili bir madde olan ketokonazol aynı zamanda kaşıntı ve bazı enfeksiyonlara da iyi gelir. Ayrıca etkisi de uzun sürer. Ancak kullanımının bir doktor tavsiyesiyle yapılmasında yarar vardır.

Saç masajı
Saç masajı
John saç dökülmesinden şikayetçi olduğu için doktora gitmiştir. Doktor onun yaşına, genel sağlık durumuna, kalıtsal geçmişine, ruhsal durumuna ve dökülmenin hızına göre bir tedavi yöntemi belirler. İşe saçları kuvvetlendirici bir kremle başlar. Bu krem ölü saçları dökerek yerine yenilerinin çıkmasına yardımcı olacaktır.

Ayrıca saçlara masaj yaparak derideki kan deveranını hızlandırmanın yararı olabilir. Sonunda yeni bir ilaç olan minoxidil tavsiye eder. Bu saçları güçlendiren yağsız bir maddedir. John her gün sabah akşam bununla saçlarına friksiyon yapacaktır. Bir sonuç alınabilecekse bu 2 ila 4 ayda belli olur. Bu ilaçların elbette bazı dezavantajları da vardır. Pahalı olmaları bir yana yararları kesin değildir. Ve hayat boyu uygulanmaları gerekir.

Sağlıklı saçlar için saçlarımıza gereken önemi göstermeliyiz. Boya, sık yaptırılan perma saçları zayıflatıp kırılmasına neden olur. Bunların zararları belki giderilebilir. Ama asıl olan zararlı olduğu bilinen şeylerden kaçınmaktır.

Kellik halinde giderek daha çok insan yapay yollarla bu durumu gidermeye çalışmaktadır. Gerçek saç yada sentetik saç kullanılarak yapılan yarım yada tam peruklar vardır. Peruğu zevk ve değişiklik olsun diye kullananlarda vardır.

Saç Ekimi
Saç Ekimi
Son yıllarda saç ekimi konusunda önemli gelişmeler olmuştur. A.B.D. de en çok yapılan plastik cerrahi saç nakli içindir. Bu muayenehane ortamında bile yapılabilen oldukça basit bir işlemdir. Üzerinde 10 – 15 saç olan 5 mm genişliğinde deri parçaları başın gerisinden alınır ve saçın dökülmüş olduğu bölümlere uygulanır. Bu tür bir saç naklinin başarı ile sonuçlanması bazı etkenlere bağlıdır. Ki bunlar yaş, genel sağlık durumu, saçın rengi ve yapısı, derinin elastikiyeti saçın kalite ve adeti gibi faktörlerdir.

Saçlarımız her gün hava kirliliği zorlu yaşam koşulları ve kullanılan kozmetikler gibi bir çok olumsuz etkenle karşı karşıyadır. Saç temizliğine önem vermemiz, kullandığımız sabun yada şampuanın kalitesi saçlarımızın sağlığını korur. Ayrıca saçların fırçalanması da önemlidir. Boya ve perma uygulanan saçları güçlendirici önlemler alınmalıdır.

Bakınız Saç dökülmesinin nedeni ve beyin ilişkisi.

Saçkıran hakkında bilgiler

Saçkıran
Saçkıran
Saç dökülmesi dendiğinde akla öncelikle ailevi özelliği olan ve genelde erkeklerde sıklıkla görülen ve genç yetişkin erkeğin sorunu olan kalıtsal saç dökülmesi gelmektedir. Bu tarz dökülmeler kadınlarda da özellikle yumurtalık kisti olduğunda, adet bozuklukları ya da vücutta tüylenmeyle birlikte görülmektedir. Her iki cinste de özelikle ciddi streslerden sonra ani başlangıçlı saç dökülmelerine sıklıkla rastlanır.

Bu tür saç dökülmelerinde ağızdan alınarak kullanılan ve içinde yeşil çay ekstresi, soya isoflavonlarından daidzein, strese karşı vücudu koruyan ginseng ve antioksidan olan üzüm çekirdek ekstresi içeren tabletler uzun yıllardır ülkemizde kullanılmaktadır. Ancak saz dökülmesinin çok daha farklı bir türü de bulunmaktadır. Buna halk arasında saç kıran denmektedir. Asıl adı ise Alopesi Areata’dır.


Saç köküne saldırı

Alopesi Areata (saç kıran) saç köklerine karşı vücudun aniden saldırıya geçmesi ile ortaya çıkan ve ani başlangıçlı, kimi zaman tedaviye yanıt veren, kimi zaman ise etkili bir şekilde tedavi edilemeyen bir saç hastalığıdır. Geleneksel olarak kullanılan sentetik kimyasal ilaçlar, bu hastalığın tedavisinde çok başarılı olmamakta ve çoğu zaman ciddi yan etkiler oluşturabilmektedir.


Saçkıran Tedavisi

Yaklaşık 10 yıl önce ünlü İngiliz Dermatologlarından Dr. Isabelle Hay ve çalışma arkadaşları saç kıran tedavisinde çok farklı bir yol kullanmışlardır. Bu araştırmacılar aromaterapötik olan sedir yağını, biberiye yağını, kekik yağını ve lavanta yağını özel miktarlarda karıştırıp saç kıran görülen bölgeye uyguladıklarında çok etkili olduğunu bulmuşlar ve en prestijli dermatoloji tıp dergilerinden biri olan Arch Dermatol’de yayınlamışlardır. Benzer bir araştırma da ülkemizde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Dermatoloji ana bilim dalında Revigen Areata isimli aroma terapi kompleksi ile yapılmış ve Berlin’deki Uluslar arası Dermatoloji Kongresinde sonuçlar açıklanmıştır.

Bu araştırma sonucunda aromaterapötik botanik yağlardan oluşan Revigen Areata’nın Alopesi Areatalı olgularda çok başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Tüm bu sonuçları artık saç kıran hastalığında hiçbir yan etki oluşturmadan tedavi edilebilecek formüllerin elimizde olduğunu göstermektedir.

Pas ve paslı suyun zararı olur mu?

Paslı su
Su ve hava varlığında oluşan demir ve oksijen bileşiklerine (genellikle kırmızı oksitlere) pas denir. Paslanma demir ve demirin çelik gibi alaşımlarının korozyonu için kullanılan ortak bir terimdir. Yeterli zaman içerisinde su, oksijen herhangi bir miktardaki demir tamamen pas oluşturur ve demir parçalanır.

Birkaç gün kullanmadığınız musluklarınızdan kirli sarı renkte su geliyorsa, demliğinizin altında sarı birikimler oluyorsa, lavabonuzda sarı izler oluşuyorsa tesisatınız paslanmış demektir. Böyle bir durumda ya tesisat değiştirilmeli yada su filtre edilerek kullanılmalıdır.