Çörekotunun Akciğeri Koruyucu Etkisi

Toluene maruz bırakılan farelerde oluşan akciğer hasarına karşı çörek otunun koruyucu etkisi

Toluen, endüstride çözücü olarak kullanılan, sigarada da bulunan kanserojen bir maddedir. Boya, vernik, tiner, kimyasal temizleyiciler, çimento, mürekkep, spreyler, tıraş köpükleri ve tutkallar da bulunan uçucu solventlerin kötüye kullanımı günümüzün önemli sağlık sorunlarından birisidir. Uçucu solventlerin ana maddeleri toluen ve hekzan nörotoksiktir. Solunum yollarından hızla kana geçerler. Proteine bağlanma yetileri yoktur ve yağda çözünürler. Etkilerini beyinde gösterdikten sonra, hızla kanda tespit edilemeyecek ve klinik görüntüsü ortadan kalkacak şekilde, belirti oluşturmayacak düzeye inerler.

Bu tür maddelerin endüstriyel kullanımının yaygınlığı, evlerimizde kullanılan birçok nesnede bulunması, ucuz ve yasal yollardan elde edilmesi, sorunu daha ciddi kılmaktadır.


Amaç:

Bu çalışma, kronik toluen maruziyetinden sonra farelerin akciğerlerinde oluşacak hasara karşı çörek otunun muhtemel koruyucu etkilerini araştırmak amacıyla planlandı.


Gereç ve Yöntem:

Fareler, her bir grup 10 hayvan içerecek şekilde biri kontrol ikisi deney olmak üzere rastgele 3 gruba ayrıldı. Kontrol grubu, toluen uygulanan grup ve toluen + çörek otu uygulanan grup.

Toluen, 12 hafta boyunca, haftada 6 gün ve günde 8 saat süre ile 3000 ppm toluen inhalasyon yolu ile uygulanmıştır. Çörek otu uygulanan gruptaki farelere, 400 mg/kg çörek otu 12 hafta boyunca ağızdan günde bir kez, toluen uygulanmasından hemen sonra verilmeye başlandı. Kontrol grubuna da 1 ml serum fizyolojik uygulandı. Doku örnekleri histopatolojik incelemeler için alındı. Son zamanlarda, toluene maruz kalmış farelerin akciğerlerindeki histopatolojik değişikliklerin çörek otu tedavisi ile ilgili herhangi bir çalışma rapor edilmemiştir.


Bulgular:

Çalışmamız toluen uygulanan farelerde, çörek otunun pulmonar inflamatuvar cevabı inhibe ettiği, peribronşiyal hücre infiltrasyonu, alveolar septal infiltrasyonu, alveolar eksudatı, interstitial fibrozisi ve nekrozu anlamlı bir şekilde azalttığı gösterilmiştir. Bulgularımız, çörek otu ile birlikte toluen uygulanan akciğerlerde apoptotik aktivitenin (hücre ölümünün) anlamlı bir şekilde azaldığını göstermiştir.


Sonuç:

Çörek otunun faydası konusunda ileride preklinik araştırmaların, toluene maruz bırakılan farelerde akciğer hasarına karşı potansiyel bir tedavi olarak faydalı olabileceğine inanıyoruz

Doç. Dr. Mehmet Kanter

Çörekotu ve Karaciğer Yıkımı

TÜBİTAK

Karbontetraklorid (CCl4) ile Deneysel Olarak Karaciğer Nekrozu Oluşturulan Farelerde Vitamin E + Selenyum ve Çörek Otunun Karaciğer Yıkımını Engelleyici Etkileri

Bu çalışmada, farelerde karbontetraklorid (CCl4) ile deneysel oluşturulan karaciğer nekrozunun engellenmesinde çörek otunun etkisi araştırıldı.

Yüksek alkol tüketimi olan batı toplumlarında önemli bir halk sağlık sorunu, kronik alkolizme bağlı yaygın karaciğer yıkımı sonucu gelişen karaciğer sirozudur ve en sık görülen ölüm nedenlerinden birisidir.

Bu çalışmada, farelerde karbontetraklorid (CCl4) ile deneysel oluşturulan karaciğer nekrozunun engellenmesinde çörek otunun etkisi araştırıldı. Çörek otunun antioksidan etkisinin karşılaştırılabilmesi amacıyla, yaygın olarak antioksidan amaçla kullanılan vitamin E ve selenyum elementi seçildi. Denemede 40 adet fare kullanıldı ve her grupta sekiz fare bulunacak şekilde A, B, C, D ve E gruplarına ayrıldı. A grubu kontrol olarak belirlendi ve deneme boyunca intraperitoneal (i.p.) parafin likit, B grubuna i.p. olarak likit parafin içinde CCl4, C grubuna i.p. olarak likit parafin içinde CCl4 ve i.m. olarak vitamin E + selenyum kombinasyonunun ticarî bir preparatı uygulandı. D grubuna i.p. olarak likit parafin içinde CCl4, i.m. olarak vitamin E + Se preparatı ve standart fare peletine % 10 oranında katılmış çörek otu, E grubuna ise, i.p. olarak likit parafin içinde CCl4 ve standart fare peletine % 10 oranında katılmış çörek otu ad libitum verildi.

Tüm gruplardan 4 kez, kontrol grubundakilerden bir de deneme başlangıcında olmak üzere 5 kez kalpten kan alındı ve bu örneklerde Malondialdehid (MDA), Glutasyon peroksidaz (GSH-Px), Süperoksid dismutaz (SOD), Alanin transaminaz (ALT), Aspartat aminotransferaz (AST), Glutasyon (GSH) ve serüloplazmin analizleri yapıldı. B grubunda lipit peroksidasyon ürünlerinin ve antioksidan enzimlerin belirgin bir şekilde arttığı görüldü. En az % ağırlık kaybı E grubunda gözlendi. Karaciğer örneklerinde en az nekroz oranı D grubunda saptandı. Histopatolojik muayene sonuçları da biyokimyasal sonuçlarla tutarlı idi.

Sonuç olarak vitamin E + selenyum ve çörek otunun karaciğer nekrozunu engelleyebildiği kanısına varılmıştır.


A. Şahin, G. Dağoğlu, G. Oto, S. Dede, M. Alkan, Z. Yener
Yüzüncü Yıl üniversitesi

Çörek Otu Çorbası

Çörek Otu Çorbası, Çorba
Çörek Otu Çorbası

Malzemeler:


  • 1 Çay Bardağı Arpa Unu,
  • 2 Çorba Kaşığı Zeytinyağı,
  • 1 Su Bardağı Süt,
  • 2 Çorba Kaşığı Çörek Otu,
  • 1 Tatlı Kaşığı Kekik,
  • 4 Su Bardağı Su,
  • Ve tuz.


Yapılışı:


Arpa unu ve süt karıştırılır. Tencereye konulur, su ve tuz ilave edilir. Ocakta kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan sonra biraz karıştırılarak pişirilir. Öğütülüş çörek otu bir tavada kısık ateşte kavrulur. Keskin kokusu gidince ocaktan alınır. Biraz soğutulduktan sonra zeytinyağı ilave edilir ve tekrar ocakta kızdırılır. Çorbanın üzerine gezdirilir. Kekik serpilip servis yapılır. Afiyet şifa olsun!

Çörekotu Yağının Yaraya Etkileri

Çalışmamızın amacı:

Çörek Otunun Yaraya Faydaları, Yüzde Yara

Çörek otu yağının yara iyileşmesine etkisinin incelenmesidir. Çalışmamız, 5 ayrı grup yaralı fare üzerinde yürütülmüştür. Bu gruplar, topikal ‘enjeksiyonluk su’, topikal mupirosin, topikal susam yağı, topikal ‘çörekotu yağı’, topikal+intraperitoneal ‘çörek otu yağı’ ile tedavi edilen farelerden oluşmaktadır. Tam epitalizasyon süresine ve her 2 günde bir yapılan planimetrik ölçümle yara iyileşme oranları takip edilerek farelerin yara iyileşmesi değerlendirilmiştir.


Çalışmamızın sonucunda

Kontrol grupları olarak topikal ‘enjeksiyonluk su’, topikal ‘mupirosin’ ve topikal ‘susam yağı’ uygulanan gruplarda tam epitalizasyon günleri (sırasıyla 11,08 ± 0,36, 11,83 ± 0,46, 11,17 ± 0,46) tedavi grupları olan topikal ‘Çörekotu yağı’, topikal+intraperitoneal ‘Çörek Otu yağı’ uygulanan gruplara (sırasıyla 9,83 ± 0,42, 9,5 ± 0,34) göre daha uzun bulunmuştur (p küçük 0.05). Çalışmamızda her 2 günde bir yara kapanma oranları değerlendirildiğine 2. günden sonra diğer günlerde tedavi gruplarının yara kapanma oranları kontrol gruplarına göre daha yüksek bulunmuştur.

Topikal+intraperitoneal ‘çörek otu yağı’ uygulanan tedavi grubu topikal ‘çörek otu yağı’ uygulanan tedavi grubuna göre yara iyileşme oranları birazcık daha yüksek bulunduğu halde, bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p büyük 0,05). Deney grupları histolojik ve elektroforez değerlendirilmesinde gruplar arasında fark görülmemiştir.


Sonuç olarak

Çalışmamızda çörekotu yağı uygulamasının yara iyileşmesini hızlandırdığı görülmüştür. Bu durumun yara tedavisi için kullanılacak alternatif bir yaklaşım getireceğini düşünmekteyiz.

Yasemin Varol
Dnş. : Prof. Dr. Fikret Vehbi İzzettin,
Prof. Dr. Adile Çevikbaş
Marmara Üniversitesi

Pankreas Kanserine Karşı

Çörek Otu Kanser Pankreas
Pankreas
Ülkemizde ve Orta Doğu’da alternatif tıbbın gözdelerinden çörek otunun, tedavisi en zor kanser çeşidi olan pankreas kanseri için umut olabileceği belirtildi. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in “Şu kara tane de, ölümden başka her derde çare vardır” dediği çörek otu yağında etkin olarak bulunan timokinonun, kanserli pankreas hücrelerinin üremesini durdurduğu ve programlanmış hücre ölümlerini hızlandırarak bu hücreleri yok ettiği ortaya çıktı.

Araştırma henüz daha başında olsa da, sonuçlar timokinonun, ameliyat ve kimyasal tedavi geçirmiş ve kanser riski yüksek hastalarda koruyucu olabileceğini de gösterdi. Filedelfiya’da ki Jefferson Üniversitesi Kimmel Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Hwyda Arafat’a göre, çörek otu yağı, bağışıklık ve iltihap gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilir.

Arafat ve ekibi timokinon eklenen kanserli insan pankreas hücrelerinin yüzde 80’inin öldürdüğünü bulguladı. Etkin maddenin, P53, Bax, bcl–2 ve p21 gibi önemli genleri etkileyerek, programlı hücre ölümünü hızlandırdığı açıklandı. Araştırmacılar çörek otunun, tümör önleyici p53’ün ve hücre ölümünden sorumlu Bax’ın etkisini artırırken, ölümü engelleyici bcl–2’nin etkisini azalttığını ortaya çıkardı. Hücre fazlarının ayarlayan p21 geninin de etkisinin katlanması da çörek otunun ortaya konan diğer etkilerinden.

Dr. Arafat ve ekibi, timokinonun kanserli pankreas hücrelerin DNA’sını etkileyerek “epigenetik” değişikliklere neden olduğunu gösterdi. Bu değişiklikler, DNA yapısına (histon adı verilen protein bloğuna), asetil gruplar eklenmesini ihtiva ediyor. Bu “asetilizasyonun” genlerin okunması ve proteinlere dönüşümünde önemli bir rol oynadığı düşünülüyor.

Dr. Arafat’ın araştırması, çörek otunun etkin maddesi timokinonun kanserli pankreas hücrelerine eklenmesiyle, gelişmeyi ve aktiviteyi yavaşlatan HDAC adı verilen enzimleri yavaşlattığını da gösterdi. Bu enzimler, histon proteinlerinden asetil gruplarını çıkararak gen kopyalanmasını durduruyor. Dr. Arafat, HDAC engelleyicilerinin histon deasetilizayonunu durduran yeni nesil ilâçlar arasında olduğunu ve kanser, sinir dokusu bozumu gibi hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini düşünüldüğünün altını çizdi. Arafat, timokinonun HDAC engelleyicisi olduğunu keşfetmenin, “kendisi için çok anlamlı ve heyecanlı” olduğunu da kaydetti.

Dünyada kanser ölümleri sıralamasında dördüncü sırada gelen Pankreas kanseri her sene yaklaşık 34 bin cana mal oluyor. Hastalık ancak yayıldıktan sonra teşhis edilebildiğinden, hastaların sadece yüzde 4’ünün tanı konulduktan 5 sene sonra yaşayabiliyor.

Kaynak:
http://www.kcc.tju.edu/news/2008-05-23_Arafat.html

Diğer kaynaklar:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22007514
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20422266
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22005518
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20423995
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19768141
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19549912
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23562242

Çörek Otu İçeceği

Çörek Otu İçeceği
Çörek Otu İçeceği
Çörek Otu İçeceği çörekotu tohumlarının kavrulması ve bal ile karışımından oluşan o müthiş içecektir. Tadı rengi ve kıvamı kahveye benzemesine rağmen kahve değildir ve kafein içermez. Malezya'nın en popüler içeceklerinden biri olan çörek otu içeceği bütün aile bireylerinizin içmesi için uygundur. Ülkemize geldiğinde tadıp kahveyle olan farkını keşfedebilirsiniz.

Çörek otunun temel etken maddesi: Timokinon

Timokinonun kimyasal yapısı
Çörek otu uçucu yağının temel biyoaktif bileşeni olan timokinon 2000 yılı aşkın süredir antioksidan, anti-inflamatuar (iltihap giderici) ve antineoplastik (tümör hücrelerinin gelişimini önleyen) ilaç olarak kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalarda timokinonun pek çok kanser türünde hücre çoğalmasını durdurucu etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.

Timokinonun etkili olduğu kanser türleri; göğüs adenokarsinoması, over adenokarsinoması, kolorektal kanser, insan pankreatik adenokarsinomu, rahim sarkoması, neoplastik keratinosit, insan osteosarkoması, fibrosarkoma, akciğer sarkoması olarak sıralanabilir. Ayrıca timokinonun, androjen reseptörü ve transkripsiyon faktörü E2F-1’i hedefleyerek hormon-refraktör (cevap vermeyen) prostat kanserini inhibe ettiği (engellediği) rapor edilmiştir.

Çörek Otunun Anti-Diyabetik Etkileri

Diyabet organizmadaki insülin sentezi yetersizliği yada direncinden kaynaklanmakta olup kan glikoz düzeyinin yüksekliği ile karakterize metabolik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar çörek otunun etkin bileşiği timokinonun hipoglisemik (Badary ve ark 1998, Badary 1999, Hawsawi ve ark 2001, El-Mahmoudy ve ark 2005b) ve anti-diyabetik (Fararh ve ark. 2005) etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Çörek Otunun Antihiperlipidemik ve Antihiperkolesterolemik Etkileri

Günümüzde besinlerde giderek artan yağ içeriğinin, vücut yağ miktarındaki artışa ve obeziteye bağlı olarak hiperleptinemik, hipertrigliseridemik ve hiperkolesterolemik etkilere sebep olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda standart yemle beslenen farelerde 80 mg/kg (Pari ve Sankaranarayanan 2009) ve 10 mg/kg (Badary ve ark., 2000) dozda peroz olarak verilen çörek otunun etkin bileşeni timokinonun vücut ağırlığını etkilemediği bildirilirken, 50 mg/kg dozunda gavajla timokinon verilmesi 6 hafta sonunda hem standart diyette hem de yüksek yağ diyetinde canlı ağırlıkları önemli düzeyde düşürdüğü (zayıflattığı) bildirilmektedir (Bacak Güllü 2010).

Çörek Otunun Anti-Histaminik Etkileri

Histidin esansiyel bir aminoasittir ve dekarboksilaz ile piridoksal fosfat aracılığıyla histamine dönüşür. Bazofiller, mast hücreleri, mide mukozası, bağırsak ve bazı beyin kısımlarında sentezlenen histamin veziküllerde depo edilmekte ve oksijen, sıcaklık gibi faktörlerin etkisiyle serbestleşmektedir. Heparin-protein kompleksiyle iyonik olarak etkileşmesinin yanında bağırsaklar ve bronşlarda H1 reseptörüne bağlanır ve düz kasların kasılmasına sebep olur. Ayrıca asetilkolin ve gastrin etkisiyle mide mukoza hücrelerinde salgılanır ve H2 reseptörlerine bağlanarak hidroklorik asit salgılanmasını uyarır. Histaminin aşırı salgılanması vücutta allerjik reaksiyonlara sebep olur. Dahası küçük venlerde daralma yaparak kapillerlerin genişlemesine yol açan histaminin ödem ve damar yatağı hacminde artışa ve buna bağlı olarak kan basıncının düşmesi ile allerjik şoka sebep olduğu bilinmektedir. Bunların yanısıra histamin, beyinde nörotransmitter olarak görev yapmaktadır.

Çörek otunun Analjezik ve Antiinflamatuar Etkileri

Farelerde çörek otunun etkin bileşiği timokinonun ağrının erken ve geç safhalarında etkili olduğu ve ağrıyı baskıladığı bildirilmektedir (Abdel-Fattah ve ark 2000). İnflamasyon, siklooksijenaz (COX) ve lipooksijenaz (LO) olmak üzere başlıca iki enzim tarafından düzenlenmektedir. Bunlardan COX yolunda prostaglandinler (PG) sentezlenirken, LO yolunda ise lökotrienler (LT) sentezlenmektedir ki bunlar alerji ve inflamasyonda görev almaktadırlar. Timokinon, kalsiyum iyonofor ile uyarılan rat peritonal lökositlerindeki araşidonik asit metabolizmasının hem COX hem de LO yollarını inhibe etmektedir. Bu yüzden COX ve LO’nun inhibisyonu, timokinonun antiinflamatuar (iltihap engelleyen) etkilerini düzenleyen anahtar bir faktördür (Mansour ve Tornhamre 2004).

Çörek Otunun Anti-İnflamatuar Etkileri

İnflamasyonun akut ve kronik fazlarının devamlılığı ve ilerlemesi bir miktar mediatör tarafından sağlanır. Bunlar, eikosanoidler, oksidanlar, sitokin, makrofaj ve nötrofil gibi inflamatör hücreler tarafından salgılanan litik enzimlerdir. Başta NO olmak üzere reaktif oksijen türleri, doku harabiyetine sebep olan bol miktarda toksik oksidatif reaksiyonlar başlatır. Çörek otunun anti-inflamatuvar aktiviteleri hücresel NO oluşturma kapasitesinin inhibisyonu yolu ile belirlenmiştir. Pek çok dokuda nitrik oksit sentaz (NOS) aracılığıyla L-argininden sentezlenen NO pekçok inflamatuvar hastalıkla ilişkilendirilir.

Çörek Otunun Anti-Mikrobiyal Etkileri

Çörek otu yağının ve aktif bileşenlerinin anti-bakteriyel, anti-fungal, anti-helminitik ve anti-viral olmak üzere anti-mikrobiyal özellikleri olduğu rapor edilmiştir.

Murin (fare) sitomegalo virüsü (MCMV) immün yetmezliği olan hayvanlarda tüm vücuda yayılan ve ölümcül bir hastalığa sebep olan bir herpes virüsüdür ve immün yetmezliği olan insanlardaki insan sitomegalo virüsü ile benzerdir. Çörek otu yağının anti-oksidan etkisi, anti-viral aktivitesine katkıda bulunan başka bir mekanizma sunmaktadır. Çörek otu yağının MCMV enfeksiyonuna karşı anti-viral etkileri, anti-viral (virüs enfeksiyonlarına karşı) tedavide yeni yollar açmaktadır. İleride yapılacak olan çalışmalarla bu etki başka viral modeller üzerinde teyit edilmeli ve bu anti-viral etkinin hangi aktif bileşenlerce sağlandığı açığa kavuşturulmalıdır.

Çörek otunun Anti-Oksidan Etkileri

Ortaklanmamış elektronları nedeniyle oldukça kararsız bir yapı gösteren serbest radikallerin biyolojik yapılarda meydana getirdiği oksitleyici hasarlar, özellikle kardiyovasküler (kalp veya kan damarlarının) bozukluklar ve kanser gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Serbest radikaller elektriksel olarak yüklü olup, hücre membranı içinden geçerek vücuttaki nükleik asitler, proteinler ve enzimler ile reaksiyona girer ve yıkım oluştururlar (Salem, 2005).

Çörek Otunun Anti-tümör ve Anti-kanserojen Etkileri

Kanserin gelişmesine neden olan temel değişiklik kanser hücrelerinin sürekli ve kontrolsüz olarak çoğalmasıdır. Söz konusu hücreler, hücrenin yaşam döngüsü kontrol eden sinyallere doğru tepkiyi göstermez ve kontrolsüz bir biçimde çoğalıp bölünmeyi sürdürür, normal doku ve organları istila ederek tüm vücuda yayılır. Hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkan hücre topluluklarına tümör denir ve tümörler malign ve benign olmak üzere iki grupta incelenir.

Çörek Otunun Boşaltım Sistemine Etkileri

Çeşitli tümörlere karşı kullanılan etkili bir kemoterapötik ilaç olarak kullanılan ancak nefrotoksite ve kemik iliği fonksiyonlarının inhibisyonu gibi yan etkileri bulunan Cisplatinin, bu olumsuz etkilerine karşı çörek otunun etkin bileşeni timokinonun iyileştirici etkisi araştırılmıştır.


Farelere ve ratlara Cisplatinin tek doz enjeksiyonundan 5 gün önce ve 5 gün sonra verilen timokinonun serum üre ve kreatinin düzeyinde belirgin bir azalmaya ve kreatinin klirensi ve poliüride de belirgin bir iyileşmeye neden olduğu ortaya konmuş olup timokinonun nefrotoksiteyi* iyileştirdiği gösterilmiştir (Badary ve ark 1997).

Hadjzadeh ve ark (2008) ratlarda etilen glikolün neden olduğu böbrek taşları üzerine timokinonun etkisinin araştırdığı çalışmada timokinonun idrarda oksalatı azalttığını ve serum kalsiyum düzeylerinin belirgin olarak yükselttiğini belirlemişlerdir. Düşük dozdaki timokinonun böbrek taşlarının tedavisinde kullanılabileceğini bildirmişlerdir.

_________________________

*nefrotoksite: böbrekte toksik kimyasallar ve ilaçların yol açtığı zehirleyici etkilerdir.

Çörek Otunun Dolaşım Sistemine Etkileri

Çörek otunun etkin bileşiği timokinonun farelerde doza bağlı olarak arteryal kan basıncını ve kalp atışını azalttığı bildirilmektedir (El Tahir ve ark 1993). Kanserin çeşitli tiplerinin tedavisi için kullanılan DOX’un, kardiyomiyopati, kalp krizi ve kardiyotoksitete gibi yan etkileri nedeniyle klinikte kullanımı kısıtlıdır. Yapılan çalışma DOX’un tek doz enjeksiyonundan 5 gün önce verilen timokinonun (8 mg/kg/gün, p.o) ilacın antitümör aktivitesini azaltmaksızın yan etkisi olan kardiyotoksisiteyi iyileştirdiğini bildirmektedir (Nagi ve Mansour 2000).

Çörek Otunun Hematolojik Etkileri

Pek çok doğal ürünün hematolojik etkileri ortaya çıkarılmıştır. Enomoto ve arkadaşları tarafından 2000 yılında yapılan çalışmada çörek otunun trombosit agregasyonu, kanın koagülasyonu ve fibrinoliz aktiviteleri üzerine etkileri araştırılmıştır.

Trombositler 2 – 4 m çapında, çekirdeksiz, disk biçiminde hücre parçacıklarıdır ve kanın pıhtılaşmasını sağlamak ve kan damarlarındaki çatlakların onarılmasına yardımcı olarak kan kaybına engel olurlar. Hemostaz, bütünlüğü bozulmuş bir damardan kanamanın kendiliğinden durmasına verilen isimdir. Hemostaz, birincil ve ikincil olmak üzere iki proseste gerçekleşir. Üç aşamada gerçekleşen birincil hemostazın ilk aşamasında fibrin çözünmeyen bir bağ oluşturacak şekilde kümeleşerek yaralanan damar bölgesinde kanama durdurulur. İkinci aşamada trombositler hasarlı damar bölgesine yapışarak tıkaç oluşturur. Son aşamada ise hasarlı damarın vazokonstriksiyonu ile kanın damar dışına akışı yavaşlatılır. İkincil hemostaz ise yaklaşık yirmi plazma proteininin katıldığı koagülasyon prosesidir.

Çörek Otunun İmmünomodülatör (Bağışıklık Sistemine) Etkileri

Bağışıklık, patojen bulaşmış moleküler paternleri tanıyabilen doğal bağışıklık ve spesifik antijenleri tanıyabilen kazanılmış bağışıklık olmak üzere iki çeşide ayrılabilir.

Doğal bağışıklık, makrofajlar, doğal katil hücreler (natural killers), granülositler gibi spesifik olmayan hücreleri kapsarken; kazanılmış bağışıklık, antijen spefisifik antikor salgılayan B hücreleri aracılı salgısal bağışıklığı ve CD4+ (helper) CD8+ (sitolitik) T hücreleri aracılı hücresel bağışıklığı kapsamaktadır. CD4+ T helper hücreler immün cevabın düzenlenmesinden sorumluyken CD8+ T hücreleri enfeksiyon veya kanser içeren bölgelere litik (eritici, yıkıcı) etki gösteren öldürücü hücrelerdir. T hücrelerinin bu iki türü enfeksiyonların giderilmesi ve kanserin kontrol altına alınmasında kritik öneme sahip
hücrelerdir.

Çörek Otunun İskelet Sistemine Etkileri

Femoral bozuklukluğu olan hayvan modellerinde çörek otunun etken maddesi timokinonun kemik iyileşmesindeki etkilerinin değerlendirildiği çalışma sonuçları, timokinonun önemli yaşamsal ve reprodüktif organlarda belirgin bir yan etkisi olmaksızın kemik iyileşmesini arttırdığını göstermiştir (Kirui ve ark 2004). Budancamanak ve ark (2006) deneysel artritis üzerinde timokinon ve Metotreksat’ın (MTX) koruyucu etkisinin araştırıldığı çalışma sonucuna göre, MTX’e benzer olarak timokinonun romatoid artritin tedavisi için faydalı olabileceğini göstermiştir.

Çörek Otunun Karaciğeri Koruyucu Etkileri

Karbon tetraklorürün (CCl4) neden olduğu hepatotoksisiteye karşı çörek otunun etkin bileşeni timokinonun koruyucu etki gösterdiğini ve bu etkisinin muhtemelen antioksidan aktivitesinden kaynaklandığı belirtilmektedir. Karbon tetraklorür ile karaciğer hasarı oluşturulan farelerde timokinonun (8 mg/kg vücut ağırlığı/gün, ağızdan) karaciğer toksisitesini (zehirlenmesini) azalttığı görülmüştür (Al-Gharably, 1997).

Benzer şekilde Mansour (2000) farelerde timokinonun (16 mg/kg/gün, içme suyu); yükselmiş olan serum enzimleri (ALT, AST ve LDH) ve hepatik MDA düzeyini azaltarak hepatotoksisiteyi iyileştirdiği bildirilmiştir. Ayrıca timokinonun antioksidan ve anti-inflamatuar özelliğinden dolayı alkolün indüklediği karaciğer hastalıklarının tedavisinde etkin bir bileşik olarak kullanılabileceği belirtilmektedir (Alsaif 2007). Timokinonun ağızdan verilmesinin kimyasal kanserojenlere ve toksisiteye karşı timokinonun profilaktik (viral enfeksiyonlara karşı koruyucu) bir bileşik olarak kullanılabileceği de ifade edilmektedir (Nagi ve Almakki 2009).

Çörek Otunun Sindirim Sistemine Etkisi

Erkek Wistar albino farelerde akut alkolün neden olduğu gastrik mukozal lezyonlara karşı timokinonun ve çörek otu yağının gastroprotektif (mideyi koruyucu) etkisi olduğu ve bu etkinin kısmen onların radikal süpürücü etkilerinden kaynaklanabileceği bildirilmiştir (Kanter ve ark 2005). Benzer şekilde çörek otu uçucu yağının ve timokinonun mide mukozasındaki redoks durumunun korunmasıyla ilişkili olarak gastroprotektif etkiye sahip olduğu gösterilmiştir (El-Abhar ve ark 2003).

Çörek Otunun Sinir Sistemine Etkileri

Yapılan çalışmalar, kronik toluene maruz kalan ratlarda timokinon ve çörek otu verilmesinin hipokampusdaki nörodejenerasyonlarda (sinir dokularının normal yapılarının bozulmasında) morfolojik (yapısal, biçimsel) düzelme sağladığını ve tedavi için kullanımlarının faydalı olabileceğini bildirmektedir (Kanter 2008). Benzer şekilde nöral bozuklukların patolojilerinde timokinonun nöroprotektif (sinir sistemini koruyucu) etkili bir bileşik olduğu bildirilmektedir (Al-Majed ve ark (2006).

Ayrıca çörek otunun beyinde eksikliği Alzheimer'e neden olan asetilkolini artırdığı, aynı zamanda çok yüksek Thymoquinone içeriği nedeniyle, sakinleşmeye yardımcı olma ve bireylerde bilişsel işlevi iyileştirme yeteneği ile iyi bilinen bir nörotransmitter olan GABA'yı da artırdığı bildirilmiştir.. (1)

Çörek Otunun Solunum Sistemine Etkileri

Akut solunum sıkıntısı sendromu (Acute respiratory distress syndrome, ARDS) ve akut akciğer yaralanmasında (ALI) tedavi yöntemlerinin çoğu hala destekleyici amaçlıdır. Bu amaçla yapılan bir çalışmada mide suyu ile ALI/ARDS oluşturulan farelerde, çörek otunun etkin bileşeni timokinonun hem de steroidlerin akciğer dokusunu insan mide suyunun (asidinin) zararlı etkilerinden koruduğunu ortaya koymaktadır (Işık ve ark 2005).

Timokinonun bronşiyal astım ve inflamasyon üzerinde antiinflamatuar ve immun stimülatör etkiye sahip olduğu araştırılmış olmakla beraber, bu etkilerin mekanizmaları ve faktörleri hakkındaki bilgiler oldukça azdır. (El Gazzar ve ark 2006a). El Gazzar ve ark (2006a) ovalbumin farelere havayolu ile verilmeden önce i.p enjekte edilen Timokinon akciğer eozinofilinde artışa sebep olduğunu bildirmektedir. Aynı zamanda Timokinon, akciğer dokularında allerjenin indüklediği eozinofilik inflamasyonu ve kadeh hücrelerinden mukus üretimini belirgin olarak inhibe etmiştir. Benzer bir çalışmada timokinonun deneysel astımda antiinflamatuar etkiye sahip olduğu belirlenmiştir (El Gazzar ve ark 2006).

Kaynak: http://www.aku.edu.tr/AKU/DosyaYonetimi/VETDERGI/2013_6_1/Derleme_2.pdf

Çörek Otunun Potansiyel Toksisitesi (Olası Zararları)

Tıpta kullanılan bitkilerin toksisitesi, insanlara yönelik terapötik uygulamalarının kabulünde kritik öneme sahiptir. Literatürde çörek otu tohumları ve bileşenlerinin olası toksik etkileri üzerine yapılmış pek fazla çalışmaya rastlanmamaktadır. 1991’de Tennekoon ve arkadaşları çörek otu tohumlarının sulu ekstraktını 14 gün boyunca erkek Sprague Dawley farelerine oral yolla uygulamış ve anahtar hepatik enzimlerin düzeylerindeki değişimi ve histopatolojik değişimleri ölçerek tohumların olası toksik etkilerini araştırmışlardır.


Gamma glutamil transferaz (GGT) peptidlerden ve diğer bileşiklerden -glutamil grubunu transfer eden bir enzimdir. GGT, kas hücreleri hariç tüm hücrelerde ve serumda bulunmaktadır ve serumdaki temel kaynağı hepatobilier sistemdir. GGT, alkol ve ilaçların karaciğer üzerindeki toksik etkilerinin ortaya konmasında oldukça önemlidir. Alanin aminotransferaz (ALT – SGPT), ketoasitlerle aminoasitlerin birbirine dönüşümünü katalizleyen transaminazlardan biridir. Söz konusu reaksiyonda alanin amino asitinin amino grubu -ketoglutarat keto asidine transfer edilir. Böylelikle amino asit olan alanin keto asit olan pirüvata, keto asit olan - ketoglutarat ise amino asit olan glutamata dönüşür.Normalde serumda ALT konsantrasyonu oldukça düşüktür. Karaciğer üzerindeki toksik etkiler ALT’nin serumdaki konsantrayonunu arttırır (Mehmetoğlu , 2007). Tennekoon ve arkadaşları (1991) gözle görülür patolojik (zararlı) değişiklik olmaksızın çörek otu ekstraktıyla muamele sonrası farelerin serum GGT ve ALT konsantrasyonlarında belirgin artış olduğunu tespit etmişlerdir.