Diyabet organizmadaki insülin sentezi yetersizliği yada direncinden kaynaklanmakta olup kan glikoz düzeyinin yüksekliği ile karakterize metabolik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar çörek otunun etkin bileşiği timokinonun hipoglisemik (Badary ve ark 1998, Badary 1999, Hawsawi ve ark 2001, El-Mahmoudy ve ark 2005b) ve anti-diyabetik (Fararh ve ark. 2005) etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Nitekim Hawsawi ve ark (2001) farelerde (0.5, 1, 2, 4, 6 ve 8 mg/kg) intraperitoneal yolla verilen timokinonun glikoz düzeylerini düşürdüğünü bildirmektedir. Timokinonun insülin sekresyonu üzerindeki moleküler mekanizması henüz aydınlatılmış olmamakla birlikte, insülin sekresyonunu artırarak glikoz kullanımında artışa ve glukoneogenezi engelleyerek kan glikozunun düşmesine neden olduğu belirtilmektedir (Pari ve Sankaranarayanan 2009, Fararh ve ark 2005).
Buna karşın, diyabet olmayan normal farelerde (50 mg/kg/gün, gavaj) timokinon verilmesinin diyabetlilerdekinin aksine kontrol gruba göre plazma insulin düzeyini azalttığı ve plazma glikoz seviyesini de artırdığı bildirilmektedir (Bacak Gullu 2010).
STZ ile diyabet oluşturulan farelerde gebelik esnasında timokinon verilmesinin embriyoların matürasyonu ve büyüklüklerinde artışa neden olduğu ve serbest radikalleri azaltıp embriyo malformasyon oranlarını düşürdüğü bildirilmektedir. Böylece diyabetik dişilerin gebeliklerinde kullanılan timokinonun yararlı olduğu ortaya konmaktadır (Al-Enazi 2007). (Ancak insan gebeliğinde kullanımı rahim kaslarının kasılmasını teşvik ettiği için düşüğe neden olabileceği için kullanılmaması tavsiye edilir.)
Tek doz STZ enjeksiyonu ile diyabet oluşturulan farelerde enjeksiyondan 3 gün önce başlanarak 4 hafta boyunca 50 mg/kg/gün timokinonun ağızdan verildiği çalışmada, timokinonun yüksek olan serum glikoz seviyesini düşürdüğü, düşük olan serum insulin konsantrasyonunu ise arttırdığı bildirilmektedir. Belirlenen bu bulgular ışığında timokinonun diyabetin neden olduğu oksidatif stresin (serbest zararlı maddeler) azalmasında ve β-hücre bütünlüğünün korunmasında tedavi edici etki gösterdiği ve bunun sonucunda da timokinonun oksidatif strese karşı β-hücrelerinin korunmasında klinik olarak kullanımının faydalı olabileceği belirtilmektedir (Kanter 2009).
Timokinonun (3 mg/kg, 3 gün) insüline bağlı diyabette (tip-1) STZ'nin toksik (zehirli) etkisini indirgeyerek patojenik prosesi (zararlı süreçleri) azaltmada etkili olabileceği, insüline bağlı olmayan diyabette (tip 2) ise yüksek glikoz düzeylerini normalize ederek iyileştirici etkiye sahip olabilecekleri belirtilirken, timokinonun bu etkisi serbest radikalleri toplayıcı ve sitoprotektif özelliklerine bağlanmaktadır (El- Mahmoudy ve ark 2005). Benzer şekilde aynı araştırmacılar, STZ'li (45 mg/kg, i.p.) farelere timokinon (3 mg/kg, i.p., 3 ve 30 günlük iki grup) vermişler, 3. ve 30. günlerde insülin düzeylerinin STZ'li grupla karşılaştırıldığında timokinon ilave edilen grupta belirgin olarak yükseldiğini ve kontrol grubundaki seviyelere yaklaştığını belirtmektedirler (El- Mahmoudy ve ark 2005b).
Glikozillenmiş hemoglobin glikoz ile hemoglobin molekülünün nonenzimatik reaksiyonu sonucu oluşmaktadır ve geçmişe yönelik kan glikozunun takibinde HbA1c düzeyleri klinik önem taşımaktadır. Timokinonun total HbA1C'yi önemli derecede düşürdüğü bildirimleri bulunmaktadır (Fararh ve ark 2005, Pari ve Sankaranarayanan 2009). Buna göre normal kontrol, 80 mg/kg timokinon verilen normal fareler, diyabetik kontrol ve 20, 40 ve 80 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler üzerinde yapılan çalışmada, artan timokinon miktarlarının HbA1C düzeyinde düşüşe neden olduğu ve en fazla düşmenin 80 mg/kg dozda gerçekleştiği gözlenmiştir. Ayrıca timokinonun glikoz 6-fosfataz ve fruktoz 1,6-bisfofataz aktivitelerini düşürdüğü bildirimleri de (Pari ve Sankaranarayanan 2009) göz önüne alındığında, timokinonun glikozun dokularda kullanımını artırarak ve insülin salınımı aracılığıyla glukoneogenezi azaltarak etki ettiği görülmektedir.
Pari ve Sankaranarayanan 2009 yılında yaptıkları çalışmada, çörek otu yağının temel etken maddesi timokinonun karbonhidrat metabolizmasında rol alan enzimler ve hiperglisemik durum üzerine etkilerini araştırdılar. Bu çalışmada STZ- NA indüklenmiş diyabetik fareler üzerine 6 hafta boyunca ağızdan timokinon uygulanmış ve süre sonunda plazma glikoz konsantrasyonları ile insülin düzeyleri gözlenmiştir.
Timokinon yağda çözünen bir bileşiktir ve Pari ile Sankaranarayanan (2009) çalışmalarında timokinonu mısır yağında çözerek deney farelerine uygulamışlardır. Diyabetik fareler, pankreas beta hücreleri üzerinde toksik etki göstererek insülin salınımını inhibe eden STZ (streptozotosin) indüksiyonu ile diyabetik hale getirilmiş farelerdir. Normal ve diyabetik kontrol grupları etken madde içermeyen mısır yağı olan kör çözelti ile muamele edilmiştir ve tüm gruplara deney uygulaması 45 gün sürdürülmüştür. Bu çalışma sonucunda timokinon ile muamele edilen diyabetik farelerin plazma glikoz konsantrasyonlarında belirgin bir düşüş ve insülin düzeylerinde belirgin bir artış gözlenmiştir.
Pari ve Sankaranarayanan (2009) çalışmaları kapsamında deney farelerine Du vigneaud ve Karr (1925) metoduna göre oral glikoz tolerans testi uygulamışlardır. Gece açlığından sonra kontrol ve deney farelerinden 0. dakika kan numunesi alınmış ve sonrasında farelere oral yolla 2g/kg vücut ağırlığı glikoz çözeltisi uygulanmıştır.
Glikoz çözeltisinin uygulanmasından itibaren 30., 60., 90. ve 120. dakikalarda kan numuneleri alınarak glikoz konsantrasyonları ölçülmüştür. Çalışma sonucunda timokinonla muamele edilen diyabetik farelerin glikoz toleransının normale yakın olduğu görülmüş ve maksimum glukoz konsantrasyonu düşüşü kg vücut ağırlığı başına 80 mg timokinonla muamele edilen farelerde izlenmiştir. Timokinonla muamele edilmemiş diyabetik kontrol grubunun glikoz konsantrasyonu 2. saat sonunda da yüksek seviyelerde seyretmiştir.
Pari ve Sankaranarayanan’ın (2009) çalışmalarına benzer bir çalışma 2005 yılında Fararh ve arkadaşları tarafından da yapılmıştır. Fararh ve arkadaşları dört grup deney faresi kullanmışlardır. Normal fareler STZ muamelesi ile diyabetik hale getirilmişlerdir. Araştırıcılar ticari yolla temin ettikleri timokinonu dimetil sülfoksit ve normal salinde çözmüşler ve hazırladıkları çözeltiyi deney farelerine 50 mg/kg vücut ağırlığı dozunda gastrik yolla 30 gün boyunca uygulamışlardır. Çalışmanın başlamasından itibaren 10’ar gün arayla deney farelerinin açlık kan şekerleri ölçülmüş ve timokinon muamelesinin açlık kan şekerinde belirgin düşüşe sebep olduğu gösterilmiştir.
Tip 2 diyabete bağlı hiperglisemi, absobsiyon safhasında hepatik glukoz üretiminin baskılanmasındaki eksiklik ile absorbsiyon sonrası safhada aşırı glikoz üretimine bağlıdır. Tip 2 diyabette, kan glikoz düzeyi ve hepatik glikoz dengesini kontrol edilmesinde hedef hepatik glukoz metabolizmasını düzenleyen enzimlerdir.
Karaciğer kan şekeri homeostazında merkezi bir rol oynar. Diyabetik durumda, hekzokinazın ve glukoz-6-fosfat dehidrogenazın aktiviteleri insülin eksikliği veya yetersizliğine bağlı olarak azalmıştır. Timokinon, insülin salınımıyla her iki enzimin de hepatik dokulardaki aktivitesini artırır. Buna bağlı olarak glukozun hücresel biyosentezde kullanımı artar ve plazma glikoz seviyelerinde belirgin bir düşüş gözlenir. Pari ve Sankaranarayanan (2009) daha önce bahsedilen kontrol ve deney fare gruplarında hekzokinaz ve glukoz-6-fosfat dehidrogenaz enzimlerinin aktivitelerini ölçerek timokinonun söz konusu enzimleri aktivitelerini arttırdıklarını göstermişlerdir.
Glukonejenez yoluyla hepatik glikoz üretimi, Diabettes Mellitus’ta hiperglisemi oluşumuna katkı sağlar. Diabettes Mellitus’ta, glukoneojenez artışının, hepatik dokularda glukoneojenezden sorumlu, fosfoenol pirüvatkarboksikinaz (PEPCK), glukoz-6-fosfataz, fruktoz 1,6-bisfosfataz gibi, kilit enzimlerin ekspresyonundaki artış ile bağlantılı olduğu gösterilmiştir (Van de Werve ve ark., 2000). Pari ve Sankaranarayanan (2009) tarafından yapılan çalışmada glukoz 6-fosfataz ve fruktoz 1,6-bisfofataz aktiviteleri ölçülmüştür. Çalışma sonucunda timokinonun, bu enzimlerin aktivitelerini düşürdüğü tespit edilmiştir. Bu sonuç, çörek otunun etkin bileşimi timokinonun, glikozun dokularda kullanımını artırarak ve insülin salınımı aracılığıyla hepatik glikoz üretimini azaltarak, bozulmuş karbonhidrat metabolizmasını düzeltici etki gösterdiğini destekler niteliktedir.
Total HbA1C glikoz düşürücü tedaviye cevabın takibi ve uzun süreli kan şekeri kontrolünde önemli bir parametredir. HbA1C, son 2 – 3 aylık dönemdeki ortalama kan glikozuyla orantılıdır ve kan şekeri düzeyindeki kısa süreli iniş çıkışlardan etkilenmez. Buna karşın kan glukozundaki günlük veya kısa süreli oynamalar hakkında fikir verememekte ve hipoglisemik atakları yansıtmamakla birlikte uzun süreli kontrolü kontrolü değerlendirmede günümüzde en iyi yoldur.
Timokinonun total HbA1C’yi önemli derecede düşürdüğü gösterilmiştir (Fararh ve ark., 2005 ; Pari & Sankaranarayanan , 2009). Fararh ve arkadaşları (2005) normal kontrol, diyabetik kontrol, körle muamele diyabetik fareler ve timokinonla muamele diyabetik fareler olmak üzere dört deney grubunda glikozile hemoglobin yüzdelerini 30 günlük deney sonunda ölçmüşler ve timokinonun HbA1c yüzdesini belirgin bir şekilde düşürdüğü gözlemişlerdir.
Benzer şekilde Pari ve Sankaranarayanan (2009), normal kontrol , 80 mg/kg timokinon verilmiş normal fareler, diyabetik kontrol , 20 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler, 40 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler, 80 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler olmak üzere altı deney grubu üzerinde çalışmış ve artan timokinon miktarına göre HbA1C yüzdesinde belirgin düşüş gözlemişlerdir. HbA1C yüzdesindeki maksimum düşüş 80 mg/kg timokinonla muamele edilen farelerde gözlenmiştir. Buna göre, timokinonun, insülin sekresyonu yoluyla uzun süreli hiperglisemi kontrolünde önemli bir etkisi vardır.
Çörek otu yağının temel bileşeni Timokinon, insülin sekresyonunu artırarak glukoz kullanımında artışa ve hepatik glukoz üretiminde azalışa sebep olur. Böylelikle bozulmuş karbonhidrat metabolizmasını düzeltici yönde, diğer bir deyişle antidiyabetik etki gösterir (Pari & Sankaranarayanan, 2009). Timokinonun insülin sekresyonu üzerindeki moleküler mekanizması henüz aydınlatılmamıştır.
Nitekim Hawsawi ve ark (2001) farelerde (0.5, 1, 2, 4, 6 ve 8 mg/kg) intraperitoneal yolla verilen timokinonun glikoz düzeylerini düşürdüğünü bildirmektedir. Timokinonun insülin sekresyonu üzerindeki moleküler mekanizması henüz aydınlatılmış olmamakla birlikte, insülin sekresyonunu artırarak glikoz kullanımında artışa ve glukoneogenezi engelleyerek kan glikozunun düşmesine neden olduğu belirtilmektedir (Pari ve Sankaranarayanan 2009, Fararh ve ark 2005).
Buna karşın, diyabet olmayan normal farelerde (50 mg/kg/gün, gavaj) timokinon verilmesinin diyabetlilerdekinin aksine kontrol gruba göre plazma insulin düzeyini azalttığı ve plazma glikoz seviyesini de artırdığı bildirilmektedir (Bacak Gullu 2010).
STZ ile diyabet oluşturulan farelerde gebelik esnasında timokinon verilmesinin embriyoların matürasyonu ve büyüklüklerinde artışa neden olduğu ve serbest radikalleri azaltıp embriyo malformasyon oranlarını düşürdüğü bildirilmektedir. Böylece diyabetik dişilerin gebeliklerinde kullanılan timokinonun yararlı olduğu ortaya konmaktadır (Al-Enazi 2007). (Ancak insan gebeliğinde kullanımı rahim kaslarının kasılmasını teşvik ettiği için düşüğe neden olabileceği için kullanılmaması tavsiye edilir.)
Tek doz STZ enjeksiyonu ile diyabet oluşturulan farelerde enjeksiyondan 3 gün önce başlanarak 4 hafta boyunca 50 mg/kg/gün timokinonun ağızdan verildiği çalışmada, timokinonun yüksek olan serum glikoz seviyesini düşürdüğü, düşük olan serum insulin konsantrasyonunu ise arttırdığı bildirilmektedir. Belirlenen bu bulgular ışığında timokinonun diyabetin neden olduğu oksidatif stresin (serbest zararlı maddeler) azalmasında ve β-hücre bütünlüğünün korunmasında tedavi edici etki gösterdiği ve bunun sonucunda da timokinonun oksidatif strese karşı β-hücrelerinin korunmasında klinik olarak kullanımının faydalı olabileceği belirtilmektedir (Kanter 2009).
Timokinonun (3 mg/kg, 3 gün) insüline bağlı diyabette (tip-1) STZ'nin toksik (zehirli) etkisini indirgeyerek patojenik prosesi (zararlı süreçleri) azaltmada etkili olabileceği, insüline bağlı olmayan diyabette (tip 2) ise yüksek glikoz düzeylerini normalize ederek iyileştirici etkiye sahip olabilecekleri belirtilirken, timokinonun bu etkisi serbest radikalleri toplayıcı ve sitoprotektif özelliklerine bağlanmaktadır (El- Mahmoudy ve ark 2005). Benzer şekilde aynı araştırmacılar, STZ'li (45 mg/kg, i.p.) farelere timokinon (3 mg/kg, i.p., 3 ve 30 günlük iki grup) vermişler, 3. ve 30. günlerde insülin düzeylerinin STZ'li grupla karşılaştırıldığında timokinon ilave edilen grupta belirgin olarak yükseldiğini ve kontrol grubundaki seviyelere yaklaştığını belirtmektedirler (El- Mahmoudy ve ark 2005b).
Glikozillenmiş hemoglobin glikoz ile hemoglobin molekülünün nonenzimatik reaksiyonu sonucu oluşmaktadır ve geçmişe yönelik kan glikozunun takibinde HbA1c düzeyleri klinik önem taşımaktadır. Timokinonun total HbA1C'yi önemli derecede düşürdüğü bildirimleri bulunmaktadır (Fararh ve ark 2005, Pari ve Sankaranarayanan 2009). Buna göre normal kontrol, 80 mg/kg timokinon verilen normal fareler, diyabetik kontrol ve 20, 40 ve 80 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler üzerinde yapılan çalışmada, artan timokinon miktarlarının HbA1C düzeyinde düşüşe neden olduğu ve en fazla düşmenin 80 mg/kg dozda gerçekleştiği gözlenmiştir. Ayrıca timokinonun glikoz 6-fosfataz ve fruktoz 1,6-bisfofataz aktivitelerini düşürdüğü bildirimleri de (Pari ve Sankaranarayanan 2009) göz önüne alındığında, timokinonun glikozun dokularda kullanımını artırarak ve insülin salınımı aracılığıyla glukoneogenezi azaltarak etki ettiği görülmektedir.
Pari ve Sankaranarayanan 2009 yılında yaptıkları çalışmada, çörek otu yağının temel etken maddesi timokinonun karbonhidrat metabolizmasında rol alan enzimler ve hiperglisemik durum üzerine etkilerini araştırdılar. Bu çalışmada STZ- NA indüklenmiş diyabetik fareler üzerine 6 hafta boyunca ağızdan timokinon uygulanmış ve süre sonunda plazma glikoz konsantrasyonları ile insülin düzeyleri gözlenmiştir.
Timokinon yağda çözünen bir bileşiktir ve Pari ile Sankaranarayanan (2009) çalışmalarında timokinonu mısır yağında çözerek deney farelerine uygulamışlardır. Diyabetik fareler, pankreas beta hücreleri üzerinde toksik etki göstererek insülin salınımını inhibe eden STZ (streptozotosin) indüksiyonu ile diyabetik hale getirilmiş farelerdir. Normal ve diyabetik kontrol grupları etken madde içermeyen mısır yağı olan kör çözelti ile muamele edilmiştir ve tüm gruplara deney uygulaması 45 gün sürdürülmüştür. Bu çalışma sonucunda timokinon ile muamele edilen diyabetik farelerin plazma glikoz konsantrasyonlarında belirgin bir düşüş ve insülin düzeylerinde belirgin bir artış gözlenmiştir.
Pari ve Sankaranarayanan (2009) çalışmaları kapsamında deney farelerine Du vigneaud ve Karr (1925) metoduna göre oral glikoz tolerans testi uygulamışlardır. Gece açlığından sonra kontrol ve deney farelerinden 0. dakika kan numunesi alınmış ve sonrasında farelere oral yolla 2g/kg vücut ağırlığı glikoz çözeltisi uygulanmıştır.
Glikoz çözeltisinin uygulanmasından itibaren 30., 60., 90. ve 120. dakikalarda kan numuneleri alınarak glikoz konsantrasyonları ölçülmüştür. Çalışma sonucunda timokinonla muamele edilen diyabetik farelerin glikoz toleransının normale yakın olduğu görülmüş ve maksimum glukoz konsantrasyonu düşüşü kg vücut ağırlığı başına 80 mg timokinonla muamele edilen farelerde izlenmiştir. Timokinonla muamele edilmemiş diyabetik kontrol grubunun glikoz konsantrasyonu 2. saat sonunda da yüksek seviyelerde seyretmiştir.
Pari ve Sankaranarayanan’ın (2009) çalışmalarına benzer bir çalışma 2005 yılında Fararh ve arkadaşları tarafından da yapılmıştır. Fararh ve arkadaşları dört grup deney faresi kullanmışlardır. Normal fareler STZ muamelesi ile diyabetik hale getirilmişlerdir. Araştırıcılar ticari yolla temin ettikleri timokinonu dimetil sülfoksit ve normal salinde çözmüşler ve hazırladıkları çözeltiyi deney farelerine 50 mg/kg vücut ağırlığı dozunda gastrik yolla 30 gün boyunca uygulamışlardır. Çalışmanın başlamasından itibaren 10’ar gün arayla deney farelerinin açlık kan şekerleri ölçülmüş ve timokinon muamelesinin açlık kan şekerinde belirgin düşüşe sebep olduğu gösterilmiştir.
Tip 2 diyabete bağlı hiperglisemi, absobsiyon safhasında hepatik glukoz üretiminin baskılanmasındaki eksiklik ile absorbsiyon sonrası safhada aşırı glikoz üretimine bağlıdır. Tip 2 diyabette, kan glikoz düzeyi ve hepatik glikoz dengesini kontrol edilmesinde hedef hepatik glukoz metabolizmasını düzenleyen enzimlerdir.
Karaciğer kan şekeri homeostazında merkezi bir rol oynar. Diyabetik durumda, hekzokinazın ve glukoz-6-fosfat dehidrogenazın aktiviteleri insülin eksikliği veya yetersizliğine bağlı olarak azalmıştır. Timokinon, insülin salınımıyla her iki enzimin de hepatik dokulardaki aktivitesini artırır. Buna bağlı olarak glukozun hücresel biyosentezde kullanımı artar ve plazma glikoz seviyelerinde belirgin bir düşüş gözlenir. Pari ve Sankaranarayanan (2009) daha önce bahsedilen kontrol ve deney fare gruplarında hekzokinaz ve glukoz-6-fosfat dehidrogenaz enzimlerinin aktivitelerini ölçerek timokinonun söz konusu enzimleri aktivitelerini arttırdıklarını göstermişlerdir.
Glukonejenez yoluyla hepatik glikoz üretimi, Diabettes Mellitus’ta hiperglisemi oluşumuna katkı sağlar. Diabettes Mellitus’ta, glukoneojenez artışının, hepatik dokularda glukoneojenezden sorumlu, fosfoenol pirüvatkarboksikinaz (PEPCK), glukoz-6-fosfataz, fruktoz 1,6-bisfosfataz gibi, kilit enzimlerin ekspresyonundaki artış ile bağlantılı olduğu gösterilmiştir (Van de Werve ve ark., 2000). Pari ve Sankaranarayanan (2009) tarafından yapılan çalışmada glukoz 6-fosfataz ve fruktoz 1,6-bisfofataz aktiviteleri ölçülmüştür. Çalışma sonucunda timokinonun, bu enzimlerin aktivitelerini düşürdüğü tespit edilmiştir. Bu sonuç, çörek otunun etkin bileşimi timokinonun, glikozun dokularda kullanımını artırarak ve insülin salınımı aracılığıyla hepatik glikoz üretimini azaltarak, bozulmuş karbonhidrat metabolizmasını düzeltici etki gösterdiğini destekler niteliktedir.
Total HbA1C glikoz düşürücü tedaviye cevabın takibi ve uzun süreli kan şekeri kontrolünde önemli bir parametredir. HbA1C, son 2 – 3 aylık dönemdeki ortalama kan glikozuyla orantılıdır ve kan şekeri düzeyindeki kısa süreli iniş çıkışlardan etkilenmez. Buna karşın kan glukozundaki günlük veya kısa süreli oynamalar hakkında fikir verememekte ve hipoglisemik atakları yansıtmamakla birlikte uzun süreli kontrolü kontrolü değerlendirmede günümüzde en iyi yoldur.
Timokinonun total HbA1C’yi önemli derecede düşürdüğü gösterilmiştir (Fararh ve ark., 2005 ; Pari & Sankaranarayanan , 2009). Fararh ve arkadaşları (2005) normal kontrol, diyabetik kontrol, körle muamele diyabetik fareler ve timokinonla muamele diyabetik fareler olmak üzere dört deney grubunda glikozile hemoglobin yüzdelerini 30 günlük deney sonunda ölçmüşler ve timokinonun HbA1c yüzdesini belirgin bir şekilde düşürdüğü gözlemişlerdir.
Benzer şekilde Pari ve Sankaranarayanan (2009), normal kontrol , 80 mg/kg timokinon verilmiş normal fareler, diyabetik kontrol , 20 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler, 40 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler, 80 mg/ kg timokinon ile muamele edilmiş diyabetik fareler olmak üzere altı deney grubu üzerinde çalışmış ve artan timokinon miktarına göre HbA1C yüzdesinde belirgin düşüş gözlemişlerdir. HbA1C yüzdesindeki maksimum düşüş 80 mg/kg timokinonla muamele edilen farelerde gözlenmiştir. Buna göre, timokinonun, insülin sekresyonu yoluyla uzun süreli hiperglisemi kontrolünde önemli bir etkisi vardır.
Çörek otu yağının temel bileşeni Timokinon, insülin sekresyonunu artırarak glukoz kullanımında artışa ve hepatik glukoz üretiminde azalışa sebep olur. Böylelikle bozulmuş karbonhidrat metabolizmasını düzeltici yönde, diğer bir deyişle antidiyabetik etki gösterir (Pari & Sankaranarayanan, 2009). Timokinonun insülin sekresyonu üzerindeki moleküler mekanizması henüz aydınlatılmamıştır.
4 yorum:
merhaba ben Teoman 5 aydır 1 çay kaşığı kadar çörek otu tüketiyorum çok faydasını gördüm ama 1 haftadır kan şekerim düşmeye başladı hipoglisemik belirtiler vermeye başladım herhalde aşırı düşüyor kan şekerim bu hafta doktora gidicem ne yazıkki çörek otunu kesmek zorunda kalıcam çok üzülüyorum bunun bir çözümü yokmu kan şekeri düşük olanlar nasıl kullanacak yoksa bırakacak mı moralim bozuldu
Kan şekerinizi yükseltecek gıdalarla birlikte tüketmeyi deneyebilirsiniz. Bal ve kara kuru üzüm gibi.
Ben eczanelerde satılan çörek otu yağı nı her sabah kahvaltıdan bir veya yarım saat önce yutuyorum normal çörek otu gibi faydasını gorebilirmiyim.
Kalitesine göre bekleme süresine ve üretim yöntemlerine göre çörek otunun faydası değişebilir. Bunun kesin bir şey söyleyemem.
Lütfen soru sormadan önce, sorunuzu öncelikle arama kutusunu kullanarak araştırınız.